Beni instagramdan takip ediyorsaniz, Fiona isimli bir french bulldog annesi oldugumu coktan biliyorsunuz,takip etmiyorsaniz, ya nasil etmezsiniz!
Bu yazimda sizlere Lesvos yani bizim bildigimiz ismiyle Midilli adasinda annem ve kopegimle gecirdigim iki gunluk maceramizdan bahsedicem.
Oncelikle kopeginizle Yunanistan'a gitme kismindan bahsedelim. Komsu, yurtdisina evcil hayvan cikarabileceginiz en kolay ulkelerden biri. Pasaport ve cip yeterli. Gerci feribottan indigimizde gumruk gorevlisi Ankara Tarim Bakanligindan aldigim kuduz titre testi sonuclarini da gormek istedi, Allah'tan Italya'ya tasinacagimiz icin coktan test yapilmisti ve ben garantici oldugum icin yine de yanima almistim. Yunan adalarina bizim gibi feribotla geciyorsaniz kopeginize ya agizlik takmaniz lazim ya da kutusunda olmali amma velakin feribotta o kadar az insan vardi ve herkes Fiona'yi o kadar cok sevdi ki, bizim kizi kafesine koymak zorunda hic kalmadim, ozgurce dolasti. Koca kafesi tasimak yerine ben olsam agizlik tercih ederdim ama sizin de goreceginiz uzere benim kizin burnu yok, agizlik takamiyorum. Burunsuz kizim benim...
Bu detaylardan sonra gelelim seyahatimize...
Lesvos adasina ulasim 2 yerden yapiliyor. Ayvalik ve Kucukkuyu. Ayvalik feribotu Midilli merkeze, Kucukkuyu ise Petra'ya gidiyor. Kucukkuyu'dan kalkan feribot Ayvalik'in tersine, arabali degil, sadece yaya yolcu tasiyor. Biz Petra'ya 10 dakika araba mesafesinde olan Molivos'ta kalacagimiz icin Kucukkuyu'yu tercih ettik. Canakkale uzerinden inanilmaz tatli bir rota yaptiktan sonra arabamizi hudut kapisina yakin bir ucretsiz otoparka biraktik, kontrollerden gecip feribotumuza bindik.
Kucukkuyu'dan Lesvos'a sabah ve aksam olmak uzere gunde 2 sefer var. Sabah feribotlari cok dolu oldugu icin biz aksamkine bindik. Neredeyse bombostu, boylece hem rahat seyahat ettik hem de sinir kapilarinda hic beklemedik. 110 dakika suren ve nasil gectigini anlamadigimiz bir yolculuk sonrasinda Petra limanina vardik.
Molivos'taki otelimiz tam merkezde degildi ama hem kopekle kalacagimiz hem de son dakika ayarladigimiz icin cok secenegimiz yoktu. Yine de Akti Hotel'den cok memnun kaldik. Yunan bir ailenin islettigi bu otelin 4 adet kopegi var, Fiona onlarla cilginlar gibi oynadi. Merkeze cok yakin degil demistim ama otelin gunde birkac defa kalkan ucretsiz shuttle servisi de vardi. Yine bizi limandan onlar aldilar ve donus gununde limana biraktilar. Denize bakan balkonlu, bitisik, temiz evlerden olusan bu otelin bir de havuzu var ve en onemlisi kahvaltisi gayet guzel.
Tum gun yolda oldugumuz icin cok yorgunduk, Molivos merkezde kucuk bir tur attiktan sonra ertesi sabah erkenden kalkmak uzere uyumaya gittik. Burda soyle komik bir detay vericem, Fiona yataga cikip bana degmeden uyuyamiyor ve annem kesinlikle kopeklerle bu kadar samimiyet seven bir kadin degil. Fiona'yi yere koyduk uyusun diye, mumkun degil uyumuyor, gozlerini bize dikmis oturur pozisyonda yataga alinsin diye bekledi uzun bir sure, alinmayacagini anlayinca hafiften aglamakli bir ses cikartti benim icin parcalandi. Annemin uyudugundan emin olduktan sonra aldim kucuk kizimi sarilarak uyudum, sabah uyanan annem ikimizin de cok normal olmadigina karar verdi ama sakinliginden dolayi Fiona sonraki gecelerde bizimle uyumaya hak kazanmis oldu.
Sabah ilk isimiz Molivos'u kesfetmeye ciktik.
Tepesindeki kalesi, yokuslu tatli yollari, seramik bardak ve tabaklar satan hediyelik esyacilariyla Molivos'a vurulduk. Hem annem hem ben Turk kahvesi asigiyiz, Yunan kahvesi de cok benzer oldugu icin, manzarasini cok sevdigimiz Molivos Stars'a oturup once yan masadaki yasli Yunan amcalara selam verip sonra da denize nazir kahve keyfimizi yaptik.
Kahve keyfi sonrasi biraz hediyelik esyaci gezdik. Ben seramik tabak - bardak gorunce dayanamiyorum, Molivos'tan da bolca topladim. Hatta bu yazi yazarken, tam su anda, ordan aldigim bardakta Yunan kahvesi iciyorum.
Midilli buyuk bir ada, ama biz sadece 2 gun kalacagimiz icin Molivos'a yakin kucuk koylere gitmeye karar vermistik ve araba kiralamak yerine, gunde birkac sefer yapan otobuslerle ulasimi sagladik.
Molivos'ta genis plaj yok ve taslik, annem de kumluk plaj seviyor. Bu yuzden ogleden sonra otobuse atladik ve denize girmek icin Petra kasabasina gittik.
Petra'nin sahili tam istedigimiz gibiydi. Uzun ve kumluk. Kumsalda sezlonglar, arkasinda da sezlonglarin sahibi olan restorantlar var ve restorant musterilerine sezlonglar ucretsiz. Gozumuze kestirdigimiz tatli bir yere gectik, 3 sezlonga kurulduk (evet, Fiona da), annem yine Yunan kahvesini soyledi, ben frappe, deniz ve gunesin keyfini cikarttik (evet Fiona da.)
Kendi cocugum diye demiyorum (aslinda bundan diyorum) Fiona inanilmaz uyumlu bir tatil arkadasi. Cocugum cok zeki diyemem belki ama cocugum cok uslu diyebilirim. Tum gun sesini cikartmadan, zaten 11 aydir birlikteyiz sadece 1 defa havladi, bizimle guneslendi, denize girdi, otobuslere bindi, yurudu. Hatta "Bosver kopegi, biz ikimiz gidelim." diyen annem bile Fiona'nin varligindan cok keyif aldi ve bana ilk defa "Iyi ki almissin bu kopegi" dedi.
Deniz insani aciktiriyor, biz de yemege gectik. Sunset Restaurant'i kesinlikle oneririm. Mavi masalariyla hem tatli hem de yemekleriyle lezzetli bir isletme. Kabak cicegi dolmasi, greek salad ve ahtapot siparis ettik, hepsini de afiyetle yedik.
Yemekten sonra hem yediklerimizin bari kucuk bir kismini eritmek hem de Petra'yi gormek icin yuruyuse ciktik. Bu arada nasil bir guven geldiyse esyalarimizi sezlongta biraktik. Siz yine de ne olur ne olmaz diye bize uymayin ama Lesvos gercekten guvenli bir ada. Dondugumuzde hersey biraktigimiz yerinde duruyordu.
Petra da, en az Molivos kadar tatli bir kasaba.
Biraz daha yuzup denizin keyfini cikarttiktan sonra son otobuse atlayip Molivos'a geri donduk. Gunesi batirmak ve aksam yemegi yemek icin Gatos'a gittik. Ben yemeklerine aman aman bayilmadim ama manzarasina laf yok.
Yemegin uzerine Gatos'un hemen biraz otesinde olan Ousia'da nutellali lokma yedik.
2. gunumuze super bir kahvaltiyla basladik. Yunan yogurdu inanilmaz guzel, hele bir de ustune bal dokerseniz...
Yunan kahvelerimizi icip bir yandan da kendimize gonderecegimiz kartpostallari yazmak icin Cognas'a gittik. Burasi cok ama cok guzel bir beach bar. Ozellikle dekorasyonuna bayildim, tam benlikti. Kumsali cok dar oldugu icin burda denize girmedik ama siz yasitlarinizla gelirseniz (yani anneniz ve Fiona ile degil) tum gun burda denize girip aksam da muzik dinleyip kokteyl icebilirsiniz.
Kartpostalimizi atip, 2. gun kesfedecegimiz Anaxos koyune gitmek uzere otobusumuze bindik.
Anaxos, kucucuk, salas bir yer. Petra ve Molivos guzelliginde olmasa da biz burayi da cok sevdik. Kumsali da kumlu ve genisti.
Belki de burayi bu kadar cok sevme nedenimiz zaten bu tatilin salas ve rahat olmasini istememizdendi. Plaja dogru yururken, bahcelerden sokaga dogru sarkmis ayva ve incir agaclarindan biraz meyve topladik, haklarini helal etsinler.
Yine birer sezlonga kurulduk. Yine annem yunan kahvesi, ben de frappe siparis ettik.
Acikinca yemegimizi Taverna Einai'de yedik. Kalamari ama ozellikle sardalyasi muhtesemdi. Lesvos'tan sardalya yemeden donmeyin derim.
Tum gunu yine denizde gecirdikten sonra son otobusle Molivos'a geri donduk.
Normalde turistik aktiviteleri sevmeyen annem hop on hop off otobuslere bayiliyor. Lesvos'taki de her tarafi acik bir tren seklinde. Molivos liman, Petra her yeri gezdiriyor. Annemin israrlarini kiramadim ve tabii ki bindim. Fiona da en az annem kadar keyif aldi bu aktiviteden.
Son aksam yemegimizi Friends'te yedik. Israrla oneririm, yedigim en iyi souvlakilerdendi, hele o pita ekmeginin tazeligini anlatamam.
Gece otelimize donduk. Fiona yaklasik 1 saat cilginlar gibi 4 arkadasiyla son kez oynayarak vedalasti.
Ertesi sabah feribotumuza atlayip ulkemize geri donduk, arabamizi aldik, Ezine'den peynir alip Canakkale'de Manzara Restautant'ta cag kebabimizi yiye yiye evimize geri donduk.
Kisa Kisa:
- Yanimizdaki bir Yunan adasinda, bizimki gibi carpik kentlesme olmadan, bina bina ustune koymamalarini, dogayi ve tarihi korumalarini kiskandim.
- Kopekle gezen insanlarin ellerini kollarini sallayarak her yere girebilmesini, insanlarin kopek gorunce cin gormus gibi kacmamasini, cocuklarini da kacirmamalarini kiskandim. Girdigimiz hic bir yere kopek aliyor musunuz diye sormadim, direkt girdim.
- Her yunan adasinda gordugum gibi burda da fiyatlar makuldu. Daha cok siparis ver diye baski kuran garsonlar, sahiller onlarinmis gibi davranan maganda mekanlar yoktu.
Fiona, ilk yurtdisi tatili sinavindan da basariyla gecti ve ben annem ve kizimla unutamayacagim bir tatil gecirdim.
Yazimi unlu bir Yunan atasozuyla bitirmek isterim:
