top of page

Bir Devrin Daha Sonuna Geldik: Master Senem


Hayat o kadar hızlı geçiyor ki.

Dün, bundan tam bir sene önce Milano'daki masterımın ilk günüydü.

Bilmeyenler için eğitim hayatımın ve iş kariyerimin özetini geçiyim: Ortaokul ve liseyi İtalyan Lisesi'nde okuduktan sonra üniversite için Milano'ya geldim, Bocconi Üniversitesi'nde ekonomi bölümünü bitirip İstanbul'a döndüm. 7 sene boyunca moda/tekstil sektöründe çalıştıktan sonra Event Management masterı yapmak için Milano'ya geri döndüm ve IED Üniversitesinde eğitimimi tamamladım. Yani hayatımın bir döneminin daha sonuna geldik. Şu anda neler yaptığımı tahminen birkaç ay sonra bir postta anlatıcam çünkü bu dönemim karışık, heyecanlı ve her gün başka bir gelişme ile geçiyor, yazacağım bir yazıdaki varyantlar yarın tamamen değişebilir.

Bu bir sene çok karışık duygularla geçti. Yurtdışında yaşamak benim için çok zor değil, daha önceden zaten tecrübe etmiştim, İstanbul'a 2.5 saat uzaklıktayım ve ailemle arkadaşlarım çok seyahat eden insanlar. Evimi nasıl bulduğumu çoğunuz biliyorsunuz, o maceralarımı okumayan varsa: tık tık. Ve sonra okul başladı...

Ben full time master yaptım, yani haftasonları veya akşamları değil, bu yüzden maalesef ki sınıfımın yaş ortalaması oldukça küçüktü, hatta en büyük bendim. 23ler, 25ler, maksimum 28ler havada uçuşurken ben 32 yaşındaydım. Sınıfa ilk adım attığım günkü şokumu unutamıyorum, bir süre duygularım baya karışık geçti. Ben acaba bir maceraya mı atılmıştım, 30lu yaşlardan sonra sektör değiştirmek aptalca mıydı, bu insanlarla konuşacak bir şey bulabilecek miydim? Bazı günler her şey toz pembe gözükürken, diğer günler karnıma kramplar giriyordu acaba hata mı yapıyorum diye.

Öğretmenlerimiz klasik üniversite öğretmeni değildi. Hepsi organizasyon dünyasında isim yapmış profesyonellerdi. Mesela bir dersimiz eğer cateringse, en iyi catering şirketinin sahibi gelip o gün bizle ders yapıyordu. Sabit 3 hocamız vardı, onlar da yine sektörde aktif çalışan insanlar. Bunlardan biri bölüm başkanımız, onu nasıl anlatırım inanın bilmiyorum ama enerjisi, konuşmaları, anlatma tarzıyla ben onun dersinin olduğu günleri sabırsızlıkla bekliyordum, bazı insanlar karizmasıyla etraflarındaki herkesin dikkatini ele geçirirler ya, işte kendisi aynen böyle biri.

Yıl içersinde 3 sınav olduk, 2 adet de projemiz vardı. Bunlardan biri yarı dönem projesi diğeriyse yıl sonu tezi. Tüm bu projeler grupça yapılıyor. İşte dostlarım ben bu grup çalışmalarında çok zorlandım. Yeni nesille ilgili ilk fark ettiğim şey 'herbokolog' olmaları, her şeyi bildiklerini düşünüyorlar! O kadar iddialılar ki, sanırsınız 20 senedir sektördeler, ne diyorlarsa doğru. Haklarını yemiyim, hepsi de kafalı insanlar ama sanırım benim jenerasyonum, biz biraz daha mütevazi yetiştik, hatta belki de fazla mütevazi...Bunlar asla öyle değil. Bir de ben çalışma hayatında bile bu kadar rekabet görmemiştim.

İlk projemiz Mini Cooper içindi, diğer gruplar 6 kişiyken biz 5 kişiydik, tez dönemimde de yine tek 5 kişilik gruba düştüm. Ben bu gruptan başta çok yakındım ama 2. gruptan sonra baya özledim kendilerini ne diyim:) Karşı gruplardan birinde inanılmaz kendini beğenmiş bir çocuk vardı, kendisine sinsi diyelim. (Google translateten bakarlar diye korkmuyor değilim:) Efendim bu sinsi, grup arkadaşlarını kendi çalışanlarıymış gibi çalıştırmaya başladı, diğerleri de o çok başarılı sanıp onun sözünden çıkmadılar. Sunumdan bir gün önce güya bizlere korku salmak için 'trailer' yayınlamaktan tutun da, bir okul projesi için kasıntı gibi giyinip 'Hadi bakalım bizim birinci olmamızı görmeye gidiyoruz.' demeler mi, neler neler. Sonuç, sonuncu oldular:) Birinci kim oldu derseniz, şu anda birinci olan gruptan birinin blogundasınız diyelim:) Böylece hem 300 euro para kazandık, hem bulduğumuz slogan Mini'nin yeni reklamlarında kullanıldı, hem de 4 gün boyunca istediğimiz Mini'yi kullanma hakkını kazandık.

İkinci, yani tez projemizin grupları açıklanınca yıkıldım. Sınıftan tek tartıştığım insanla aynı gruba düşmüştüm. İlk çalışmamızda açık açık kendisiyle konuştum, Allah için o da gayet olumlu yaklaştı, best friend olmak zorunda olmadığımızı ama birbirimize saygı göstereceğimize söz verip çalışmaya başladık. Bu kızcağızın zorluğu maalesef yeni fikirlerden çok yargılarının olması. Yani o masaya bir şey koymaz, sadece sizin koyduklarınızı beğenip beğenmediğini söyler, başka bir kız tam bir bütçe ve excel canavarı, nasıl başarılı anlatamam, ama duygusal olarak tekinsiz, yani 5 dakika önce gülerken 5 dakika sonra çok nedensiz ağlama krizlerine girebilir, bir diğeri aşırı eğlenceli ama verilen işi yapıcak mı güvenemezsiniz, sonuncu kızsa benim sevdiğim bir arkadaşımdı. Gruptaki diğer kızlar bir şekilde benim arkadaşım olan kızla anlaşamadılar, ve ben 4 ay boyunca bu anlaşmazlığı yönetmeye çalıştım, sanırım başarılı da oldum çünkü küçük kavgalarla bu dönemi atlattık. Fakat bu grup sürekli sinsi çocuğun grubundan korktu, kendi projemiz için çabalamak yerine sürekli her buluşmamızda onların ne kadar güçlü bizim ne kadar güçsüz olduğumuzdan bahsedildi. Son 1 ay artık onlardan bir şey beklemeyi kestim, kendi arkadaşımla beraber ikimiz sunum kısmını yaptık, excel büyücüsü kız tek başına bütün diğer dökümanları hazırladı. Allah için muhteşem bir sunum yaptık, daha çok bizim elimiz değmişti, o yüzden kendi karakterimizi fazlasıyla kattık ve ortaya çok eğlenceli bir şey çıktı.

Sunum günü geldi çattı, herkes ailesini davet etmişti, ben benimkilere kıyamadım, saatlerce anlamadıkları bir dili dinlemek zorunda kalmasınlar diye kimseyi çağırmadım. Sunuma bir saat kala bile benim grubum atışmaya devam ediyordu. İlk grup bizdik, sunum açıldı, mikrofonları aldık ve ORTALIĞI YIKTIK. Sanki 4 ay boyunca birbiriyle anlaşamayan biz değildik, seyirciler, hocalarımız ve müşteri o kadar güldüler ki size anlatamam. İnanılmaz bir uyum içersinde projemizi anlattık ve alkışlar koptu:)

O günü kafamda çok tekrar ediyorum çünkü stresle geçen bir seneye daha güzel bir son, ben bile düşünemezdim. Projemizin birinci geldiğini sanıyorum söylememe gerek yok:) Sinsi çocuğun üzüntüsünü de...

Sonra bölüm başkanımız herkesin ismini söyleyip bitirme notunu açıkladı. Sıra bana geldiğinde ismimi söyledi ve 'Efsanevi üyemiz, bugün yine bizi çok güldürdün, yaşasın Türkiye.' Çok ama çok güzel bir andı. Sunum bittikten sonra diğer öğretmenlerim de tebrik etmeye geldi, bir tanesi herkesin arasında sunumda en başarılı olanın bir yabancı olmasını asla beklemediğini söyledi. (Benim övülme kısımlarımı bol bol anlattım, niye? Çünkü burası benim blogum:)

Bu sene bana çok şey kattı. Öncelikle tüm zor insanlar arasında çok da tatlı insanlarla tanıştım hatta bir kısmıyla Polonya'ya gittim biliyorsunuz. Sonra organizasyon sektörünün tepesindeki, normalde asla ulaşamayacağım insanlara ulaştım. Ve yepyeni bir kariyerle tanıştım. Hayatımda ilk defa kendime uygun bir şeyi okumanın mutluluğunu yaşıyorum. Ekonomi okumaktan nefret etmiştim oysa bu bölümün her dersini, her anını çok severek yaptım.

Şimdi önümde yepyeni bir dönem var. Yine çok stresli, yine süprizlerle dolu. Neler olucak hayatımda, ben de büyük bir merakla bekliyorum.

You Might Also Like:
bottom of page