top of page

Televizyonda Gördüklerinizin Ne Kadarı Gerçek?: Corona Virüs Serisi 1


Bu yazıyı yazmak için üzerinden biraz süre geçmesini bekledim çünkü durumu kavramak benim için de zordu. Şimdi şimdi olaya biraz daha hakim olduğum için açılın size Milano'da neler oluyor anlatmaya geldim.

Aslında 17 şubat haftası yavaş yavaş corona virüsten konuşulmaya başlamıştı ama konu 21 şubat cuma günü daha ciddileşti. O gün bizim katılmamız gereken live bir dj set vardı, size patronumun isteksizliğini anlatamam, çalışma arkadaşlarıma da korku gelmeye başlamıştı çünkü virüs o esnada Milano'da görülmemiş olsa da, Lombardia bölgesinde çoktan hastalanan insanların haberini alıyorduk. (Milano, Lombardia bölgesinde, tıpkı İstanbul'un Marmara bölgesinde olması gibi düşünebilirsiniz.) Acaba şehir dışında büyük bir çiftlik evi tutsak ve hep beraber bir süre orada yaşayıp çalışsak mı diye, yarı şaka yarı gerçek konuşmalar geçti tüm gün. 16 martta yeni bir single çıkmalıydı (ertelendi), onun basın lansmanı vardı (yazıklar olsun, proje müdürü bendim o günün, harika da bir fikrimiz vardı, o da maalesef ertelendi.)

Cumartesi sabahı bildiğiniz gibi ben Sofya'ya gittim, ne olduysa pazar günü oldu. Melis aradı beni. O pazar günü Milano'da inanılmaz bir panik başlamış. Lombardia bölgesindeki tüm okullar ve üniversiteler tatil ilan edilmiş, Fashion Week iptal olmuş, Serie A maçları ertelenmiş, insanlar süpermarketlere koşturmuş, tüm el dezenfektanları ve maske stokları tüketilmiş, Amazon'da saçma bir el dezenfektanının fiyatı 40 euroya çıkmış. Aşağıdaki fotoğrafı gördüğümde şoka girdim. İnsanlar resmen süpermarketleri talan etmiş.

Melis dedi ki Bulgaristan'dan bize el dezenfektanı ve maske bak, ben ne kadar eczane varsa gezdim, tek bir maske yok ama el dezenfektanlarını topladım.

İş yeri whatsapp grubumuza mesajlar geldi, çoğu şirket bir hafta boyunca evden çalışmaya karar vermiş, zaten toplantı yapmak yasaklanmış, patronum bizim de evden çalışacağımızı söyledi.

Başka arkadaş gruplarımda Milano'nun karantinaya alınacağı söylendi. İşim, evim, köpeğim her şeyim Milano'da ben Bulgaristan'dayım. Geri dönüş uçağım pazartesi sabah erkenden, pazar gecesi uçuş var mı diye baktım, yoktu. Artık yapıcak bir şey yok dedim, gezmeye devam ettim.

Pazartesi sabahı Milano'ya uçtum, girerken ateşimiz kontrol edildi, ilk defa pasaport sırası bomboş inanır mısınız? Bırakın pasaport sırasını havaalanı bomboş. Maskem yok, kendimi biraz çıplak hissettim:) Arkadaşlarım mesaj atmıştı metrolarda kimse yok diye, dedim hadi bakalım Gözde, sen zaten toplu taşımaya mecbursun, bugün taksiye binsen yarın illa metro, gazan mübarek el dezenfektanın bol olsun, yürü. Metro gerçekten normalde en dolu istasyonlarda bile ıssızdı, binen herkes de birbirinden uzak köşelere çekilmişti. Nefesimi tuttum, atkımı ağzıma doladım ve eve koştum.

İki gün Fiona'yı parka götürmek dışında evden çıkmadım ama üçüncü gün evde yemek bitti:) Bakalım süpermarketler nasıl diye çıktım, ooooh standlar yine yemeklerle dolmuş. Zaten Milano belediye başkanımız sürekli sosyal medyadan videolar yayınlayıp, dostlarım biz süpermarketleri boşaltacak insanlar değiliz, sakin olun kurallara uyun yeterli, çağrıları yapıyordu. Çıktım, insan gibi alışveriş yaptım, hatta herkes insan boyutlarında alışverişini yaptı, tek bir kadın hariç, ona da o kadar garip bakmışız ki, hem kendi ailesi hem de annesi için alışveriş yaptığını belirtmek zorunda kaldı.

Ben okullar kapandı demiştim ama sadece okullar değil, müzeler, spor salonları, sinema ve tiyatrolar da kapatıldı. İnsanların toplu olarak bulunduğu her yer diyebiliriz, toplu taşımalar, bankalar ve devlet kurumları tabii ki açıktı.

Cumaya kadar evde durabildik, sonra ver elini aperativolar, restoranlar:) Yani size televizyonlarda İtalya'da sokaklarda in cin top oynuyor haberleri yapılırken biz arkadaşlarımızla kadeh tokuşturuyorduk dostlarım. O ilk günlerdeki belirsizlik ve korku dalgası yavaş yavaş kalkmaya başladı, herkes normal hayatına dönmeye çalıştı. Metrolarda, barlarda, restoranlarda ve sokaklarda insanlar var, sadece önlem olarak okullar 2. hafta da tatil edildi, benimki gibi birçok iş yeri de evden çalışmaya devam ediyor, spor salonları da hala kapalı. Milano'daki çok önemli fuarlar ya iptal edildi, ya ertelendi. Ama benim için en kötüsü, bazı ülkeler bizimle sınırlarını kapattı veya Türkiye gibi bazı ülkeler uçuşları karşılıklı iptal etti. Burdan aileme seslenmek istiyorum, gözünüzü seviyim hastalıktı bilmemneydi şu anda çıkartmayın, gelemem :(

Bir çoğunuz bana nasıl olduğuma dair mesaj attınız, burdan tekrar teşekkür etmek istiyorum. Ben corona virüsünden korkmuyorum arkadaşlar, ben Türk'üm ve senelerce İstanbul'da yaşadım, bu gözler daha kötülerini gördü. Risk grubunda da değilim, gerekirse virüsümü kapar, karantinama çekilir, iyileşip normal hayatıma geri dönerim. Beni korkutan iki şey var. İlki İtalya ekonomisi. İtalya için turizm ve event sektörü, ekonominin ana damarları diyebiliriz, şimdiden tüm eventler iptal oldu veya ertelendi demiştim, turizmi anlatmıyorum bile. Herkes seyahatini iptal etti. Kısacası İtalya çok zor bir sene geçiricek ve uzun vadede daha ağır bedeller ödeyecek. İkinci korkutan şeyse, İtalya'dan çıkamamak. Ben seyahat etmeden, gezip keşfetmeden duramıyorum. Zaten kırmızı bölgede olmasam corona virüsünden korkmaz, risksiz bölgelere seyahate devam ederdim ama İtalya çıkışlı olduğum için çoğu ülkeye alınmayacağımı, alınsam da karantinaya alınabileceğimi biliyorum. Bu durum ne zamana kadar devam eder hiç bir fikrim yok. Gerçi arkadaşlarımla konuştuk, İtalya'da seyahat etmemiz için bundan daha uygun bir sene olamaz, özellikle Amalfi bölgesine gözümü diktim, hem daha az insan olucak hem de fiyatlar daha uygun. Krizden fırsat çıkaralım bakalım ne yapalım:)

Aldığım son duyumlara göre okullar haftaya da (9 mart haftası) kapalı kalabilirmiş.

Hakkımızda hayırlısı olsun ne diyim. Bir an önce hayatımızın normale dönmesi için sabırsızlanıyorum. Sizi bilgilendirmeye devam edicem.

Milano'dan öpücükler dicem ama bir süre öpmek, sarılmak yasak :)

You Might Also Like:
bottom of page