Daha onceden, Saraybosna bileti alip Stockholm'e uctugumu biliyordunuz, degil mi? Bilmiyorsaniz tik tik...
https://www.benburayaasikoldum.com/single-post/2017/10/17/Saraybosna’ya-gitmek-uzere-havaalanina-gidip-Stockholm’e-ucmak
Kisin Saraybosna ucaklari sisten dolayi zaman zaman iptal oldugu icin, bu sefer isimi sansa birakmadim ve 2016 yazinin temmuz ayi icin seyahatimi organize ettim, yanima da annecigimi alip yola ciktim.
Hani bazi anlar icinize nedensiz bir nese ve mutluluk dogar, hatta iciniz icinize sigmaz ya, Saraybosna havaalanindan ciktigim anda boyle hissettim. Hatta sadece ben degil annem de boyle hissetti. Mini minnacik sevimli havalanindan taksiye bindik ve merkezdeki otelimize gittik. Otelimiz Hotel Vip hem konum, hem fiyat (Saraybosna'da hersey gercekten cok uygun), hem temizlik, hem personel bakimindan cok iyiydi, bu yuzden rahatlikla onerebilirim. Yine cuma aksami is cikisi uctugumuz icin disari cikmak yerine, en ust kattaki koskocaman terasli odamizda cay yaptik, daglarin tam ortasindaki, kucuk ve sevimli Saraybosna'yi seyredip, cayimizi yudumlayip ertesi gun yapacaklarimizi planladik.
Cumartesi sabahi kahvaltimizi edip, ilk once Bascarsi'ya gittik. Zaten gezeceginiz her yer burda desem yalan olmaz. Bascarsi'nin girisinde sizi tarihi Sebil karsiliyor.
Bu arada gokyuzunun rengi ve elimdeki semsiyenin varligindan da anlayabileceginiz gibi, aylardan temmuz bile olsa, yagis ve soguk burda cok siradisi degil. Bu yuzden yazin da gelseniz, yaniniza semsiye ve ince bir mont alin.
Annemle benim bir huyumuz vardir, aiy sabah turk kahvesi icmeden kendimize gelemiyoruz sekerim, o yuzden dogruca Bosnak kahvesi icmeye gittik. Bosnak kahvesinin sunumu inanilmaz guzel, cezvesiyle birlikte geliyor, siz bardaginiza dokuyorsunuz.
Kahvemizi icip kendimize gelince(!) Bascarsi'yi gezmeye devam ettik. O kadar guzel dukkanlar vardi ki kendimi kaybettim desem yeridir. Hele hele bakircilar!
Bakir bilezikler, bosnak kahvesi takimlari, terlikler... Fiyatlar da uygun olunca sana, bana, ay dur teyzene de aliyim, anneanne de aliyim derken sanirim biraz kendimizden gecmisiz.
Hatta o alisveris esnasinda soyle de bir olay oldu. Ben hatirlamiyorum normal olarak, 5 yaslarindaymisim ve annemin takunyalari varmis. Ben cok kiskanmisim bu takunyalari, anneme bana da al demisim. Ama cocuklar icin takunya diye birsey yokmus. Zavalli annem bunu anlatmaya calissa da, ben aglamisim, takunya isterim diye kendimi yerlere atmisim, aglamaktan nefessiz kalmisim ve annemi hayattan bezdirmisim. Girdigimiz bir magazada cocuklar icin takunya gorunce annem gulerek anlatti bu olayi, hatta sen cok agladin bu takunyalar icin, al 25 yil sonra da olsa aliyorum dedi sana ve cidden bana cocuk takunyasi aldi. Simdi evimin bas kosesinde. Eeee ne demisler, aglamayan cocuga meme yok, 25 yil sonra da olsa artik benim de cocuk takunyalarim var. Tesekkur ederim annelerin Alex'i.
Bu kadar alisveris insani aciktiriyor hak verirseniz. Rotayi Buregdzinica Bosna'ya cevirdik hemen. Bizler ki annelerimizin kadin gunlerinde kisir & borek & ben eve gidince sana gosteririm bakislari uclusunde yetismis bir nesiliz, burasi bizim icin bir cennet. Hemen birer porsiyon borek soyledik, ben patatesli, annem kiymali, yaninda kaymakla porsiyonu kocaman olan borekler geldi, yaninda da 2 cay. Ve biz bu muthis lezzetlere, cayla beraber 4.5 euro odedik.
1. Dunya savasini baslatan olay nedir desem, hepimiz okul hayatimiz boyunca yuzlerce kez duydugumuz su cumleyi kurariz : Avusturya-Macaristan veliaht prensi Franz Ferdinand'ın bir Sirp genci tarafindan oldurulmesi. Peki bu olayin yasandigi yerin Saraybosna'daki Latin koprusu oldugunu biliyor muydunuz? Egitim sistemimizin yetistirdigi bir yaris ati olan ben ve ben iyi bir egitim aliyim diye sinavlara en az benim kadar calismis olan annem, Latin koprusunde duygusallastik, aiy iyi ki bitti ona sinav donemleri diye sukrettik ve bunu birer bosnak kahvesiyle daha kutladik!
Sehir, yuruyerek her yerini gezebileceginiz bir sehir, bu sayede, Gazi Husrev Bey Cami, Ferhadiye caddesi ve Isa'nin Kalbi Katedrali'ni de kisa surede gezdik.
Fotograflardan size yansiyor mu bilmiyorum ama Saraybosna'nin gercekten cok huzunlu bir havasi var. Savasin butun izlerini bugun dahi gorebilirsiniz. Neredeyse tum binalarinda mermi izi var ve bilerek, unutmamak ve unutturmamak icin kapatmamislar. Yerlerde kirmizi ile boyanmis gule benzeyen izler goruceksiniz, bunlar da havan toplarinin izleri. Bu kadar kisa sure once, Avrupa'nin tam gobeginde boyle bir vahsetin yasanmis olmasi ve tum dunyanin buna goz yummus oldugu gercegi insanin kanini donduruyor.
Savas hakkinda daha cok bilgi almak, o gunleri anmak adina, Tunel'e gitmeye karar verdik. Tunel, tek yonden olusan daracik bir alan, yiyecek, erzak, ilac, hersey bu tunel sayesinde Saraybosna'ya ulastirilabilmis, bu sebepten de adi yasam tuneli. Rehberimiz tek ayagi sakat olan orta yasli Bosnali bir adamdi, tum olanlari birebir yasamis birinden dinlemek gercekten cok etkileyiciydi. Turumuzun sonunda sormak istedigimiz soru var mi diye sordu, ben de hic insan oldurup oldurmedigini sordum, cevabi, yastiga basimi koydugumda beni huzursuz eden hic bir pismanligim yok, ben kimsenin sehrine gitmedim, ama sehrimi korumak ve ailemi yasatmak icin elimden gelen herseyi yaptim oldu, sorumun cevabini da bu sekilde almis oldum. Isterdim ki tum Saraybosna yazim boreklerden, kahvelerden, yemeklerden olussun, bunlarin hic biri yasanmamis olsun, ama siz de "aman agzimizin tadi kacmasin Ali Riza bey" demeyin, Saraybosna'ya gidince tunele ugrayin. Savas bilgisayar oyunlarindan gordugumuz veya cok uzak gecmiste yasanmis bir tarih dersi sinav sorusu degil, ya da cok uzak diyarlarlarda olup asla bize dokunmayacak birsey degil, buna herkesin tanik olmasini isterim ki, bu kadar kolay savas cigirtkanligi yapilmasin.
Sosyal mesajimi da verip Yurtta sulh, cihanda sulh diyen Ata'mi da andiktan sonra artik yine Bosna'nin keyifli yuzune donebilirim. Tabii ki yemek! Hedef Cevabzinica Zeljo. Kofte & sogan & kaymak & pide dortlusunu bir oturusta mideye keyifle indirdik. Yaninda da Bosna ayrani. Yalniz bu ayran bizimki gibi sulu degil, bildiginiz yogurt. Ben cok sevmedim ama yine de eksik kalmayin, tatmis olmak adina icin.
Hem eglenceli, hem duygusal, hem bol kalorili, hem cokca kilometreli cumartesi gununun sonunda otele kendimizi attik ve pazar maratonumuza hazir olmak adina dinlenmeye cekildik.
Pazar sabahi erkenden kalktik cunku hedefimiz Mostar koprusuydu.
Mostar'a otobusle gittik ama nasil bir otobus oldugunu izninizle anlaticam kafanizda canlandirmaya calisin. Hani boyle ozellikle komedi filmlerinde kahramanimiz cooook eski bir otobuse biner ve yaninda kucaginda tavuguyla oturan bir koylu olur ya, hah iste oyle bir otobustu. Soforumuz de sagolsun agzinda sigarasiyla, asiri agresif ve keskin hareketlerle araba kullanan,bir saniye gozumuzu kapatip uyumak gibi bir hata yapicak olsak bizi saga sola savurup aiyyy hadi oturmaya mi geldik diye uyandiran bir amcaydi. Bu amca sayesinde yol uzerindeki tum guzellikleri kacirmadan gore gore vardik Mostar'a.
Otobus duragindan kopruye dogru yururken karsimiza bir Osmanli mezarligi cikti.
Ve biraz daha yurudukten sonra meshur Mostar Koprusu'ne vardik.
Mostar koprusunun hikayesi cok tatli. Eskiden sevdicegi ile evlenmek isteyen gencler, o kizi hakettiklerini kanitlayabilmek adina kopruden suya atlarlarmis. Artik kimsenin boyle fedakarliklar yapmadigi, eskisinin cok kolay unutulup yenisinin cok kolay bulundugu gunumuzde tabii ki bu gelenek de kalmamis. Kopruden atlamak yerine, acarsin tinderi, instagrami, kopruden atlamani istemeyen kiz bulursun oldu bitti. (Yazar burda biraz abartti.)
Ben kopruden atlayana denk geldim ama, o da atlayip insanlardan para topluyordu. (Yazar burda, eee artik ask degil para kiymetli falan diyip abarticakti ama daha fazla sacmalamak istemedi.)
Kopruye bolca doyduktan sonra aciktigimizi fark ettik ve kendimizi ilk gordugumuz yere attik, little little in to the middle bir siparis verip donus yoluna gecmeden dinlendik.
Fakat siz oyle yapmayin, ne otobusle gidin ne yemegi Mostar'da yiyin. Araba kiralayin, cunku Mostarla Saraybosna arasinda kuzu cevirme yapan yerler var. Donus yolunda, yine cilgin otobusumuzle, tavuklar arasinda yolculuk yaparken, gol kenarinda (vejeteryanlar burdan sonrasini ya okumasin ya da beni affetsin.) sira sira dizilmis kuzu cevirmeleri agzimin suyu akarak izledim ve o gun bir yemin ettim, eger olur da yolum bir daha buraya duserse, araba kiralayip kuzu cevirme yicem.
Saraybosna, yemekleriyle, insanlariyla, kursun izli binalariyla, kucuk bir haftasonu kacamagina cok uygun cok
seveceginiz bir destinasyon. Giderseniz kesinlikle Mostar -Saraybosna yolu uzerinde kuzu cevirme yemeyi ve bana hava atmayi unutmayin.
