Cinque terre seyahatimde yakin oldugu icin Portofino ve Floransa'ya ugradim demistim. Bu iki yazima buraya ve buraya tiklayarak ulasabilirsiniz.
Yazilarimi okuyorsaniz, universite yillarimda Milano'da 5 sene yasadigimi bilirsiniz. Ahhh makarna yiyerek gecen ogrencilik yillarim, gerci Italya'da baska ne yiyerek gecicekti, bu cok kendimi acindirmak olmadi. Neyse o senelerde ben, coook sevdigim arkadaslarimin Floransali olmasi sebebiyle, bu guzel sehri defalarca ziyaret etmistim. Son ziyaretimin uzerinden 4 sene gecmis oldugunu fark edince, hazir da yakinlardayken Floransa'ya ugramamak olmazdi.
Biz Genova'dan trenle gectik. Bu arada bu seyahat tum parami tren biletlerine harcadim. Italya'daki hizli trenler hic ama hic ucuz degil. Milano - Genova, Genova - Cinque terre, Genova - Portofino, Genova - Floransa, Floransa - Milano, bazi trenler gidis- donus, Seyma Subasi'yla arkadas olsam tabii ki tum bunlara gerek kalmaz, Acun'un ucagina "traveller" yazdirip ordan oraya ucardik.
Floransa'ya cuma aksami vardigimizda hemen bavullarimizi otele atip disari ciktik. Bu sefer kaldigimiz oteli cok da oneremicem, merkezi ve uygun fiyatliydi ama hem cok kucuk hem de tuvaleti eskiydi, gidersem bir daha orda kalacagimi zannetmiyorum. Otelin en guzel yani buyuk balkonu ve manzarasiydi.
Cuma aksami ilk duragimiz Trattoria 13 Gobbi oldu. Meshur rigatonisini siparis ettik. Bol domates sosu ve erimis manda mozzarella. Isterseniz parmesan peyniri de ekleyebilirsiniz ama tadini bozdugu ve peynir zaten bolca oldugu icin onermiyorlar. Hakikaten de malzemeyi bol tutmuslar. Muhtesem bir makarnaydi.
Yol yorgunlugu (sabah once Portofino'daydik, sonra da 3 saat tren yolculugu) arti muhtesem bir yemek sonrasi kendimizi odamiza attik ve inzivaya cekildik. (Annem edebiyat hocasi da)
Ertesi sabah Ozge'ye hizli bir Floransa baslangic turu vermek uzere (cunku yine gelicez) yollara dokulduk. Sabah kahvaltisini All'antico Vinaio'da yaptik. Burasi focaccia ekmeklerinden sandvic yapan meshur mu meshur bir yer. Ben et olarak bresaola sectim cunku domuz yemiyorum ama siz cesit cesit prosciuttolar arasindan da secebilirsiniz, geri kalan malzemelere de sen karar ver dedim, abimiz hafif kiloluydu agzinin tadini da biliyordu belli ki, doldur Allah doldur, Cem Yilmaz'in cips reklamindaki gibi INSAN YIYCEK BUNLARI, demek istedim ama diyemedim. Nitekim bitiremedim ama tadi ve goruntusu muhtesemdi.
Kapinin onunde cok sira gorurseniz korkmayin hizli ilerliyor. Bir de bizim gibi kahvalti degil daha gec saatlerde giderseniz, aslinda burasi bir saraphane ayni zamanda. Mega sandvicinizin yaninda sarap da alirsiniz.
Bu yazi biraz da Floransa'da az zamaniniz varsa gormeniz gereken en onemli yerler listesi olucak. Ilerde daha detayli bir gezi yazisi da hazirlarim.
Ilk gormeniz gereken tabii ki Arno nehri uzerindeki Ponte Vecchio.
Ponte vecchio'da birer mankenmiscesine pozlar cekildikten sonra Piazzale Michelangelo'ya cikip "Sana dun bir tepeden baktim aziz Firenze" edasiyla Floransa manzarasina doyuyoruz. Turist otobusleriyle cikabileceginiz gibi ben yokus tirmanmayi sorun etmem diyorsaniz yuruyerek de gidebilirsiniz. Biz tabii ki yuruduk cunku dunku makarnayi bir sekilde eritip aksam yiyeceklerimize yer acmaliydik. Yurumemizin bir sebebi de yolumuzun ustunde harika bir dondurmaci vardi, bunu kaciramazdik. Floransa'da surekli dondurma yemeyeni Allah carpar arkadaslar, yiyin.
Duomo denilince aklima ilk Duomo di Milano gelir, ama 2. favorim her zaman Duomo di Firenze olmustur. Aslinda Milano'daki kiliseden cok daha guzel ama ister istemez ben biraz pozitif ayrimcilik yapiyorum Milano'ya. Nam-i deger Santa Maria del Fiore'nin guzelligine bakar misiniz?
Duomo katedralini gordukten sonra dogruca Piazza della Signoria meydanina gidiyoruz. 4 sene once geldigimden cok farkli, farkli olmasinin sebebi her yerde ellerinde silahla gorev yapan asker ve polisler. Meydanin her tarafina gecis izni yok, halatlarla sinirlandirilmis. Bu beni ister istemez sarsti. Eskiden elimizi kolumuzu sallayarak gezdigimiz meydanlarda artik ellerinde koskoca silahlarla askerler gormek cok uzucu. Neyse moral bozmuyoruz. Bu meydanda gorulmesi gereken en onemli eser Michelangelo'nun Davut heykeli diyorum Ozge'ye, o da okudugum kaynaklar heykelin Galleria dell'Accademia'da oldugunu yaziyor diyor ama ben eminim ben bu heykeli bu meydanda gordum! Dun gece hic tanimadigim bir heykele, sirf Davut heykeline benziyor diye usulca sokulup fotografini mi cektim acaba bu kadar cahil miyim derken internetten yaptigim arastirma ile icim rahatladi. Meger heykel guvenlik sebebiyle meydandan alinip Galleria dell'Accademia'ya tasinmis.
Size Galleria dell'Accademia onundeki sirayi anlatmam mumkun degil. Gitmeden biletlerinizi internet uzerinden satin alin, sonra bana dua ediceksiniz. Aynisini Uffizi Muzesi icinde yapin, yoksa 2 saatten fazla sira beklersiniz.
Eger bir ronesans sarayi olan Palazzo Pitti ve benim Floransa'da en sevdigim meydan olan Piazza Repubblica'yi da gorurseniz isin turistik gezi kismini bitirmis sayilirsiniz.
Saat 17.00'ye gelirken guzel bir aperativo yapma istegiyle doldu icimiz. (ba ba ba) Bahcesinin ayni bir ronesans Floransasi ruhuyla dizayn edildigi Four Seasons Hotel Firenze'ye gitmeye karar verdik. Az bile soylemisler, otelin icin ve bahcesi heykellerle donatilmisti ve cok guzeldi.
Otele gidip ustumuzu degistirdikten sonra bu tatilimizin son aksam yemegini yemek uzere Buca Lapi'ye gittik. Dun harika bir makarna yemistik ama gun fiorentina steak yeme gunuydu. Yine de onden harika bir makarna soyledik. Ardindan da mukemmel bir et.
Yemekten sonra, aksamlari bir baska guzel olan Floransa'da yuruyus yapmaya karar verdik. Karardan cok patlamak uzere oldugumuz icin adeta bir zorunluluktu bu.
Floransa'ya dair en sevdigim seylerden biri daracik ve Ortacag'dan kalma sokaklarinda ve meydanlarinda dolasmak. Ozellikle de aksamlari. Bu arada Hannibal'in Floransa'da gecen bir sahnesini unutamam. Hani Hannibal adamin bagirsaklarini desip bir binadan asagi sallandiriyodu ya, gece Floransa meydanlarinda yururken aklima hep bu sahne geliyor. Bu sahne bile beni sehirden sogutamadi hatta ve hatta daha farkli bir hava bile verdi, sehir sanki korku veya ortacag film seti gibi, tabii sagdan soldan firlayan cekik gozlu turistleri gorunce biraz buyusu kaciyor ama olsun.
Ponte Vecchio'yu bir de gece isiklar icinde gordukten sonra, gece hayatinin hareketli oldugu Santo Spirito'ya gectik.Insanlar mekanlardan sokaklara tasmis, ellerinde icecekleri, birbirleriyle sohbet ediyor. Ozge dedi ki, ne kadar iletisimi seven insanlar, bizde her mekanda insanlar ellerinde cep telefonlari yanlarindakiyle konusmak yerine ekrana bakiyor, Italyanlar, en gencleri bile yanindakilere konsantre sekilde ani yasiyorlar. Gercekten de oyle ve ben bayiliyorum bu huylarina.
Onlari anda birakip biz otelimize geri donuyoruz cunku ertesi sabah erken kalkip trenle Milano'ya gecip sonra da ucakla Istanbul'a geri donecegimiz upuzun bir gun var onumuzde.
Sevgili Floransa,
Umarim bir sonraki bulusmamiz bir 4 sene daha surmez.
