Seyahat etmeyi benim kadar seven bir insanin Madrid'e ilk seyahatini bu kadar gec yapmasi bence de cok kabul edilebilir birsey degil ama durun aciklayabilirim. Ben destinasyonlarimi bilet fiyatina gore seciyorum. Yani diyelim ki ayin 14 - 16si seyahat edebilmem icin uygun bir tarih, skyscanner'a bu tarihleri giriyorum, en ucuz biletler arasindan destinasyonumu seciyorum. Madrid asla bu ucuz biletler arasinda olmadigi icin bir turlu sira gelemedi. "Hadi bu sefer Madrid'e gidiyim." diye ne zaman bilet baksam fiyatlar hep 1.500 - 2.000 tl arasi, e ben millerle alsam arkadaslarim napicak derken bir turlu olmadi. Eylul basinda pegasus cilgin bir kampanya yapinca hemen Madrid biletlerine baktim, 400'u verdim ve bu isi baris icersinde cozdum.
Seyahat etmek kadar sevdigim seyler; ucak bileti bakmak ve gidecegim sehirde neler yenir nereler gezilir arastirmak. Madridle ilgili arastirmami yaparken sunu fark ettim, Madrid ayni Ankara'ya benziyor diyen Barselonacilar, Madrid varken Barselona da neymis diyen Madridciler olarak 2 grup var. Is dolayisiyla Barselona'ya ondan fazla kez gitmis ve sehri cok seven bir insan olarak, Madrid seyahatimden sonra diyorum ki, beni artik 2. gruba koyun. Avrupa'da fazlasiyla sehir gordum (asiri mutevazi olusum dikkatinizi cekti mi? ) coguna "Ben buraya asik oldum." ama pek azinda "Ben burda yasarim." dedim. Milano ve Londra'dan sonra firsatim olsa kesinlikle yasayacagim sehir Madrid'tir. Belki bu yazinin sonunda siz de bana hak verirsiniz.
Eveeeeet yeterince merak yarattiysak baslayabiliriz. Seyahatimiz kasim ayinin ortasinda bir persembe gunuydu ve o gun sonunda geldi catti.
Daha Madrid havaalanina indigimiz anda tatilimiz renklendi, nasil renklenmesin?
Biz 3 kisi oldugumuz icin havaalanindan metroya binmektense, taksi parasini 3'e bolmek daha mantikliydi. Booking.com uzerinden tuttugumuz evimiz, Santa Ana meydanindaydi, taksi 30 euro tuttu, fakat ispanyol taksileriyle ilgili bilmeniz gereken benim cooook sacma buldugum bir uygulama var. Eger bavullarinizi bagaja koyarsaniz, 5 euro da bagaj parasi aliyorlar. Bu aciklamayi duydugunuzda bunlar beni kaziklamaya calisiyor demeyin, gercekten de bu sacma kural var.
Evimize vardik, esyalarimizi yerlestirdik ve hemen kendimizi Madrid sokaklarina attik. Biz acaba bu mevsim yagmur, camur, kar olur mu derken sansimiza pastirma yazi oldu. Hava piril piril gunesli, gunes gidene kadar gayet de sicacikti.
Ilk duragimiz Plaza Mayor. Koskocaman dikdortgen seklinde kirmizi agirlikli tatli bir meydan.
Bu tatil kendimize soz vermistik, kosturmucak, keyfini cikarta cikarta yasiyacaktik sehri, bu yuzden bu meydanda birseyler atistirip vakit gecirmeye karar verdik. Hafif de acikmistik, bir paella soyledik, normalde boyle turistik meydanlarda asla yemek yemem, hep bir hayalkirikligi olur, ama ne yalan soyliyim burda yedigim paella bile hosuma gitti. Zaten Madrid'de dunyalari yedik ve hepsi birbirinden lezzetliydi. Tam bir gurme tatili oldu, okudukca goruceksiniz ve istahima sizler de sasiricaksiniz.
Yemegin ustune ne iyi gider? Tabii ki tatli ve kahve. Oyleyse dogruuu Ispanya'nin meshur tatlisi churros yemeye. Churros yemek icin en ideal yer Chocolateria San Gines.
Asli'nin mutlulugundan da anlayabileceginiz uzre, inanilmaz bir lezzetti. Bizim kizlar yemek yiyince kendini suclu hissedip ama yemeden de duramayanlardanlar, o yuzden once bir porsiyon paylasiriz dedik, hatta yan masalarda devasa churroslar yiyen kadinlar vardi, aiy yok artik nasil yiyolar kac kalori o muhabbeti bile yapildi. Sonra 3 saniyede o bir porsiyoncuk bitince kosarak siraya girip bir tabak daha aldik. Tatil sonundaysa, ya o kadinlarin bir bildikleri varmis diyip o devasa churroslardan yemedigimize bin pisman olduk. Siz bizim gibi yapmayin, bir daha nerde bulucaksiniz, yiyin gari.
Yeterince enerji aldigimiza karar verip sehri kesfetmeye kaldigimiz yerden devam ettik. Madrid'i gezmek demek bolca meydan gezmek demek sanirim. Bir sonraki durak Puerta del Sol.
Yaptigimiz derin arastirmalara gore, Madrid'in simgesi meshur ayi heykeli bu meydanda olmaliydi, fakat ne kadar arasak da, sanki yer yarilmis yerin dibine girmis, ayicik yok! Bulamadik biz. Neyse ki bizim geldigimiz yerde ayidan bol ne var, Madrid'de de gormeyiverelim dedik ve arama calismalarimizi sonlandirdik.
Bu arada tum bu meydanlar ve gormeniz gereken turistik yerlere yuruyerek ulasabilirsiniz.
Her sehrin oldugu gibi Madrid'in de bir "ay iste oranin Istiklal caddesi." diye anlatacaginiz sokagi var ve ismi Gran via. Bitimindeki Plaza del Callao ile bence Istiklal caddesinden cok Bagdat caddesi mix kucuk Times Square'i andiriyor.
Alisveris icin dogru yer bu sokak, tum inditex magazalarini ve Primark'i burda bulabilirsiniz. Ben urunlerinin kalitesini cok sevmedigim icin tercih etmesem de, birkac kattan olusan magaza nerdeyse bir avm gibi, sadece gormek icin bile girin bence.
Alisverisi sonraya birakip Palacio Real de Madrid'i ve hemen yanindaki Santa Iglesia Catedral de Santa Maria la Real de la Almudena'yi (yazarken bile nefessiz kaldim.) gormeye gidiyoruz.
Ne kadar mutlu oldugumuz belli oluyor mu? Bu fotograf cekildiginde ben coktan Madrid'e asik olmus ve Fiona'yla (fransiz bulldogu kizim) bir sure burda yasama hayalleri kurmaya baslamistim bile.
Ilk gun icin guzel bir sehir turu yaptigimiza karar verip aksam yemegi icin hazirlanmak uzere evimize gittik ama yemek yiyecegimiz yere yuruyerek gittigimiz icin sehir kesfimiz devam etti. Bana gore sehrin en guzel binasi olan Metropolis, gece isiklarla daha bile guzel oluyor.
Bu arada ustteki fotoyu cekerken verdigi aciyla 1.54 olan bana dogal photoshop yapan beyefendiye saygilarimi sevgilerimi sunarim.
Gelelim aksam yemegine, Amazonico'ya rezervasyon yaptirmistik, iyi ki de oyle yapmisiz, dekorasyon, sunum ve yemeklerin hepsi ayri guzeldi, hatta guzel degil mukemmeldi. Acik mutfakta pisen etler, izgara ananas, yazarken bile agzim sulandi, neyse ben susuyorum, fotograflar konussun.
Gitmeden birkac hafta once rezervasyon yaptirin, kesinlikle pisman olmazsiniz. Bu arada restorantin oldugu mahalle gercekten cok ama cok guzel. Alisveris icin tatli butikler, mimarisi harika apartmanlar ve mekanlar. Bizim aksam yemegi icin rezervasyon yaptirdigimiz 3 yer de bu mahalledeydi.
Yemekten sonra biz evimize donerken, ispanyollar icin gece daha yeni basliyordu. Soyle anlatiyim, ispanyollar aksam yemegine saat 22.00'dan itibaren baslarlar, hatta kimisi tam gece yarisinda, mekanlar ise sabaha karsi 3'e dogru dolar, insanlar sabah 7'ye kadar eglenirler. Bizim evimizin meydani da aksamlari pek bir tatli pek bir kalabalik oluyordu ve en ufak tikirtida uyanan ben sabah 7'ye kadar disardan gelen gurultulere uyanip durdum. Buna cok siniri bozulan bir insan degilim ama eger siz uyurken ses konusunda hassassaniz kalacaginiz yerin bir meydanda olmamasina dikkat edin.
Cuma sabahi iki onemli hedefle uyandik. Gormemiz gereken iki onemli muze vardi. Prado ve Reina Sofia muzeleri. Iki muze neredeyse yan yana. Biz Floransa'daki gibi asiri kuyruk olmasindan korkarak gitsek de Prado muzesine bilet alip iceri girmemiz 5 dakika surdu. Muze icerisinde fotograf cekmek yasak ve ben yasaklari delmekten hic hoslanmam (baya baya korkarim, aman bir muze gorevlisi gelip beni uyarmasin, Turkleri kotu temsil etmiyim endiseleriyle kurallara asiri uyan ornek bir turist olurum.) Zaten tablolarin hepsi internette var, ben yalnizca 2 fotograf cektim.
Iste bunlar gercekten benim kiskandigim goruntuler. Elalemin ulkesinde inanilmaz muzeler olmasini, bizim eserlerimiz yurtdisina kacirildigi icin boyle muzelerimizin olmamasini ayri kiskaniyorum, kucucuk cocuklara sanat sevgisinin asilanmasini ayri. Sanmayin ki oyle bos bos dolaniyorlardi, en onemli eserlerin onunde usluca oturuyor, ogretmenleriyse sanki bir tiyatro oyunuymuscasina onlari eglendirerek tablolari ve ressamlari anlatiyordu.
Neyse benim kiskancligimi bir kenara birakiyoruz ve ben size Prado muzesinde gormeniz gereken en onemli eserler listesi veriyorum. Gitmeden once bunlari biraz arastirirsaniz, karsinizda tablo varken ve onu yorumlarken cok daha fazla keyif alirsiniz.
1) The Garden of Earthly Delights - Bosch:
Benim favorim bu tablo. Zaten muzenin hediyelik esya bolumunden de kitap ayraci ve defterini aldim.
2) Las Meninas - Diego Velazquez:
3) Saturn Devouring His Son - Goya:
4) The Three Graces - Rubens:
5) La maja desnuda - Goya
Tabii ki bundan cok daha fazlasini goruceksiniz, ben sadece kendi favori beslimi yazdim. Muzede 2 saate yakin vakit gecirdik ama tum gun bile gecirebilir, sanati ne kadar sevdiginizle alakali.
Acikcasi Prado muzesinde zaten yuksek dozda sanat aldigim icin Reina Sofia muzesinde cok fazla vakit gecirmedim. Bu muzede kesinlikle gormem gereken bir tablo vardi, onu gorup ciktim. Evet evet, resmen bir arkadasa bakip, Picasso olur kendileri, ciktim ve o gun icin sanat turumu bitirdim.
Bu muzedeki en unlu eser, Pablo Picasso'nun Guernicasi:
Gunumuzun, savas karsiti en onemli eseri olan Guernica'nin hikayesini kesinlikle okuyun.
Beynimizi ve ruhumuzu yeterince doyurdugumuza gore artik karnimizi da doyurabiliriz diyor ve unlu yemek pazari Mercado de San Miguel'e gidiyoruz. Arkadaslar ne siz sorun ne ben soyliyim, ben burda kendimi kaybettim. Her taraf harika lezzetlerle doluydu ve ben midem el verdigince denedim de denedim.
Hem gozumuz, hem midemiz bayram etmis bir sekilde, gunun geri kalanini Gran Via'da magaza gezerek ve euro'nun artisina isyan ederek gecirdik.
Ikinci aksam rezervasyonu, yine Amazonico'nun oldugu sokakta, Quintin'deydi. Burasi biraz daha ufak bir yer ama yine cok ama cok lezzetli ve keyifliydi. Ozellikle bu sicacik browniesinin tadi damagimda, kalorileri basenlerimde.
Yorucu, fazlasiyla doyurucu ve harika bir gunun ardindan dogruca evimize gittik ve ertesi gunku Toledo yolculugumuz icin dinlendik.
Fark etmissinizdir ben seyahatlerimde geceleri cok cikmiyorum, zaten butun gun sabah 8'de uyanip kilometrelerce yurudukten sonra halim kalmiyor. Bana gore ,bir seyahat ya sabah erken kalkip sehir kesfetmeli, kilometrelerce yurumeli olur ya da gece cikmali, ikisinin beraber yapilabilecegine inanmiyorum. Gece hayati da cok ilgimi cekmedigi icin genelde aksamlari tatli bir yerde yemek yiyip ertesi gunku maratona guc toplamak adina hemen yatiyorum. (Gece hayatiyla ilgili oneri isteklerine neden cevap veremedigimi de boylece aciklamis oldum.)
Toledo seyahatimizi ayri bir baslikta inceleyip anlaticam. O sebepten Toledo donusu cumartesi aksami, yani son gecemize gecebiliriz. Ya bole arka arkaya 2 restaurant anlatmis gibi olucam ama siz soyle dusunun, bu iki yer arasi 25 km yurundu! Bunu aklinizda tutup seni cilgin obur demeden okuyun lutfen. Bir daha hatirlatiyorum, 25 yaziyla yirmi bes kilometre, okeyse son mekanimiza geciyorum. Ten con ten. Buraya ugramadan Madrid'den donmeyin. Yemekleri, kokteylleri, bari, burasi Madrid'in olmazsa olmazi.
Yemek olarak onerim, risottosu. Arkadaslar ben hayatimda boyle bir risotto yemedim, ki fahri italyan sayilirim.
Yemegimiz bittikten sonra son gecemizin serefine biraz da bara gectik. E Gozde bu mu yani cumartesi eglence anlayisiniz derseniz, tabii ki hayir! Cumartesi gecemizi atraksyonsuz bitirmedik tabii ki.(Yazar burda gozlerini deviriyor.) Otele donus yolunda uc kiz keyifle sohbet ederken Ozge bir anda ciglik cigliga kosarak kacmaya basladi, tabii ki uyumlu arkadaslar olarak Asli ve ben de kosmaya basladik, bir yandan da Asli cigliklar atarak "Neden kaciyoruz?" diyerek bagirmayi ihmal etmedi. Neyse Ozge belli bir sure sonra durdu, meger fare gormus, biraz dusundukten sonra aslinda fare degil de yaprak da olabilirdi dedi. Cumartesi gecesi eglencemiz bu oldu, cunku ben bu olaya bir saate yakin guldum. Ozellikle Asli'nin kurku, 80ler modeli saclari ve topuklu ayakkabilariyla cilginlar gibi kosmasi, ama kosarken bir yandan da dusundurmesi (Neeeegdeeeen kaciyoruzzzz?) hala aklimdan cikmiyor.
Bana gore harika olan bir tatilin daha sonuna gelmistik. Ertesi gun Istanbul'a geri ucarken aklimda iki dusunce vardi:
1. Madrid'e her sene gelmeliyim.
2. Acil yarin detoks yapmaliyim.
