top of page

New Chapter : Milano'ya geri dönüş


milano benburayaasikoldum

İnstagram'dan beni takip edenlerinizin zaten çok iyi bildiği gibi, bloga son yazdığım yazıdan beri, hayatımda birçok değişiklik oldu. 7 sene sonra Milano'ya geri taşındım ve master yapmaya başladım. Tüm bunlara nasıl ve neden karar verdim bambaşka bir postun konusu, burda anlatmak istediğim taşınmaya karar verdikten sonra neler olduğu.

Mayıs ayında çevreme göre ani, bana göre geç kalınmış bir kararla master başvurumu yaptım. Haziran ayında, Sardegna seyahatimden hemen önce kabulüm geldi, o seyahatte bir hafta boyunca iyice düşündükten sonra döndüğüm gibi okula kaydımı yaptırdım. Fiona hanımın belgeleri çoktan hazırlanmıştı, o çocuğu kendimden çok daha fazla düşünüyorum :) Köpekle seyahat detaylarını yine ayrı bir postta detaylıca yazıcam.

Asıl macera eylül ayında başladı. Master başlangıcı Kasım 21inde, ben üniversite döneminde ev bulmakta çok zorlandığımı hatırladığım için annemi de alıp iki ay önceden ev tutmaya karar verdim. Böylece eylül ayında hem eşyalarımın bir kısmını taşımış olucaktım, hem Fiona hala İstanbul'da olduğu için ayak altında olmadan rahatça ev arıcaktım, hem de kasım başında Milano'ya geldiğimde direkt evime yerleşicek, düzenimi kurucak, spora salonuma kadar yazılıp okul başladığında çoktan yeni hayatıma adapte olmuş olucaktım. Hayat, siz planlar yaparken başınıza gelenlerdir lafı çok doğru =) Çünkü tüm bu iyi niyetli planlara karşılık uzun ve yorucu bir olaylar zincirinin içinde buldum kendimi.

Milano'da ev aramak tam bir macera. Ne kadar sabırlı ve dayanıklısınız test etmek isterseniz, Milano, Newyork veya Londra gibi şehirlerde hem bütçenize uygun hem de içi dökülmeyen ev arayın. Eylülse bilakis en zor ay olabilir, çünkü tüm öğrencilerin ev tutmaya çalıştığı bir dönem, inanılmaz bir sirkülasyon var. Size zorluğu şöyle anlatıyım; mesela bir evi beğeniyorum, arıyorum, akşam evin tutulduğuna dair haber geliyor ya da arıyorum ev zaten tutulmuş E KALDIRSANA İLANI. Neyse bir şekilde daha gelmeden emlak sektörünün çok hızlı, emlakçılarınsa çok tembel olduğunu çözerek bir firmayla anlaştım. Kriterlerinizi söylüyorsunuz, onlar bu kriterlere uygun 5 ev gösteriyorlar size, içlerinden birini beğenirseniz komisyonlarını ödüyorsunuz. Ben tabii ki işimi şansa bırakmadım ve kendim de ev aramaya devam ederek tek bir ev bile görememeyi başardım!!!!! Aradığım her ilan tutulmuştu. Sokakta önüme gelen her emlakçıya girdim, ağzımı açıp 2 odalı kiralık ev demeye başladığım anda cümlenin devamını dinlemeden ev yok diyorlar. Herhangi bir ev yok!!! Merkezdeki evler çok eski, yeni evler çok uzak. Bazı evlerin içi o kadar eski ki, ilanın fotoğraflarına bakarken kaşınmaya başlıyorsunuz.

Bu 5 ev göstermeleri üzerine anlaştığım firmanın gösterdiği ilk 2 ev de sağlam çirkindi. Gösterdikleri 3. evse kriterlerime en yakın olanıydı, okula 400 metre mesafede, parkeli, balkonlu. Balkon biraz çirkindi ama dedim ki adam ederim ben onu, risk almadım ve tuttum çünkü akşama kadar düşünücek olsam o da tutulacaktı. Şimdi daha önce hiç bir arkadaşıma bile anlatmadığım bir şeyi yazıcam. (Tamam Eren, sen hariç, sen herseyi bil zaten.) Evi tuttuktan sonra oturup hüngür hüngür ağladım. İstanbul'daki evime ilk adım attığım anda kalbim çarpmaya başlamıştı. İnsanlar evlenecekleri kişiyi gördükleri anda anarlar, bu benim için evlerde oluyor. O evde bunu hemen anlamıştım, sonra da gerçekten çok büyük bir zevkle döşemiştim içini. Milano'da tuttuğum evse, tamam kağıt üzerinde iyiydi ama eksik bişeyler vardı ve o ev için İstanbul'daki evimden vazgeçmek çok ağrıma gitti, oturup hüngür hüngür ağladım. Sonra tabii ki kendimi toparladım, önemli olan ev değil yeni hayatım diyerek kendimi telkin ettim. Emlakçılarım kontratın hemen imzalanmayacağını, zaten evin de ekim ayında boşalacağını söylediler, kontratı uzaktan da hallederiz sen istersen İstanbula dön dediler, ben de İstanbul'a dönüp evi paketlemeye devam ettim. Yaklaşık bir hafta sonra hem emlakçının komisyonunu ödedim, hem depozito ve 3 aylık kirayı, yalnız bu kontrat bir türlü çıkamadı. Evde yatak eksik, ikeadan fotoğraf atıyorum, bu alınsın diye, emlakçı diyor ki sen gelince ev sahibi seninle tanıştıktan sonra almak istiyor. İşte burda burnuma pis kokular gelmeye başladı ama yapacak bişey yoktu. Evi ayarladığımı düşündükten bir ay sonraysa emlakçı bir konuşmamızda durumu bana çıtlattı. Meğer ev sahibine Fiona'dan bahsetmemişler, ev sahibi kesinlikle köpek istemiyormuş, bizi tanıştırıp kadını o şekilde ikna ediceklermiş. Bana söylemedikleri şeyse ev sahibinin aynı katta oturduğuydu. Neyse sonuç olarak Milano'ya taşınmama 2-3 hafta kala, artık bir evim olmadığını öğrendim ama size yemin ederim ki rahatladım, hatta bilakis mutlu oldum. Geldiğimde büyük maceralar içersine gireceğimi biliyordum ama o yine de o ev olmadığı için ne kadar mutlu olduğumu size anlatamam.

Kasım 5, Fiona, ben ve annemin yaklaşık 8 adet bavul ile Milano maceramıza başladığımız gün. Fiona'nın uçak macerası daha sonra yazılacak demiştim. Geldik ve airbnb evimize yerleştik. 6 kasım itibariyle yaşadıklarımız ibretlik hayat hikayesi... Vurduk kendimizi yollara, günde 20 km yürüyoruz, sabah akşam ev arıyoruz. Dedim bunda da vardır bir hayır ya, ben eylül ayında bu evle anlaşmasaydım başka bir ev bulucaktım. Bu evle anlaşıp döndüm ve patladı. Demek ki benim olması gereken ev kasım ayında boşalacaktı, iptal olan ev yeni evimi bulmak içindi. Tabii bunları diyorum ama bir yandan da stresten ölmek üzereyim. Günde 30 defa pozitif düşünüp mutlu olurken 300 defa of ben napıcam diye kafamı duvarlara vuruyordum. Ama sonra...

Bir gece annemle odalarımıza çekilmiştik. Tam uyumak üzereyken annemden bir mesaj geldi. Bir ev ilanı göndermiş bana. İlanın fotoğraflarına baktıkça kalbim atmaya başladı. Sabah uyanır uyanmaz aradım, öğlen evi görmeye gittim. Evden içeri girdiğim anda anladım, bu ev benim evimdi. Dedim ki tutuyoruz!!!!

Heh işte o iş öyle olmuyor... En azından burda...

1) Oturma iznim ocakta çıkacak.

2) Oturma izni kağıdın elinde olmayınca bankada hesap açamıyorsun.

3) Masterım tek senelik.

Şimdi iyi evlerin sahipleri istiyorlar ki 4 senelik kontrat yapalım, benim seneye de oturma izni alacağım garanti olsun, bankada çil çil param olsun, olsun da olsun. Böylece kendisi beni reddetti.

Ben misler gibi red yedim mi? Yedim. Yıkıldım, evi o kadar çok beğenmiştim ki... Bomonti'deki evimi unutacak kadar çok. Emlakçının üzgünüm mesajından sonra annem hemen yeni ev bakmaya başladı, bense ağlamak için yatağa geçtim, bir yandan da emlakçıya, ev sahibinin reddedemeyeceği bir teklif yazdım =) Telefonu kenara koydum ve ağlamaya devam ettim. Ancak dediğim gibi, yaptığım teklif reddedilmesi zor bir teklifti, nitekim ev sahibinden olumlu yanıt geldi, görüşmek üzere anlaştık. Ben süslendim, püslendim, topuklularımı giydim ve sanki bir gün önce katıla katıla ağlayan ben değilmişçesine buluşmaya gittim. (Ev sahibi yaşlı bir teyze, ona süslendim =) Sonuç olarak bu satırları size 'o' evden yazıyorum. Karşımdaki koltukta Fiona uyuyor, kafamı kaldırınca tatlı terasımı görüyorum ve birazdan bu yazı bittikten sonra okuluma gidicem.

Yeni maceram heyecanlı, bol atraksyonlu, gözyaşlı, hırslı ve pes etmemeye dayalı bir şekilde başladı. Bakalım devamı nasıl olucak.

Bu arada tüm bu süreçte yanımda annem olmasaydı ben ne yapardım inanın bilmiyorum. İyi ki var o..

Aşağıya yeni evimin fotoğraflarını bırakıyorum. Emekle, alın teriyle, gözyaşıyla kazanıldı =)

milano benburayaasikoldum

milano benburayaasikoldum

milano benburayaasikoldum

You Might Also Like:
bottom of page