top of page

Geç Kalınmış Bir Komşu Ziyareti: Sofya


Sen o kadar ülke gez, senelerce dibinde yaşadığın Bulgaristan'a İstanbul'da yaşarken gitme, kalk Milano'ya yerleşince kıymete binsin. Efendim 43. ülkemden hepinize selamlar. Konuya asabi bir giriş yaptım ama derdim kendimle:) Arabayla ya da Sofya Express treniyle senelerdir gelmeyi ertelediğim Sofya'ya Milano'dan ucuz bilet buldum, daha fazla ertelememeye karar verdim. Benle gelecek kimse bulamayınca da uzun zaman sonra bir solo travel deneyimi yapmış oldum, bunu da başka bir postta konuşalım.

Normalde çok güzel Airbnb evleri bulmuştum, ama zaten tek gezmemden huzursuz olan anacığımı daha da huzursuz etmemek adına Best Western Plus Bristol Hotel'de kaldım. Temiz ve merkeziydi öneririm.

Bilet tamam otel de tamamdı, böylece bir cumartesi sabahı Sofya havaalanına indim. Bir başkent havaalanının böylesine küçük ve eski olmasını beklemiyordum açıkçası. Taksiciler konusunda uyarılmıştım ama yapacak bir şey yoktu, Uber de yok. Burdan havalanından beni alan taksiciye seslenmek istiyorum, kazıkladığın yetmezmiş gibi para üstüme de bozukluğum yok diyip el koydun, dönüş taksisin iki katı para almışsın, haram olsun diyor tüm dünya taksicilerinden (tatlı bir azınlık hariç) neden hiç hazetmediğimi bir kez daha hatırlıyorum.

Otele varıp eşyalarımı bıraktığım gibi kendimi sokaklara vurdum. Sofya, bir günde yürüyerek rahatça gezebileceğiniz ufak bir şehir. İlk durağım 'oraların İstiklal Caddesi' Vitoşa Blvd. Sağlı sollu birçok restoran, kafeterya ve hediyelik eşyacıların olduğu upuzun bir cadde. Burda daha en baştan kendimi kaybettim. Provence'te kendimi lavantalı ürünlere boğduğum gibi burda güllü ne kadar ürün varsa topladım. El kremleri, yüz kremleri, sabunlar, Allah güllü ne verdiyse...Ev için de çok tatlı örtüler, peçetelikler ve bardaklar aldım, deyim yerindeyse hepsi de bedavaydı. Bulgar para birimi leva kalp ben.

Öğle yemeği saati gelmişti, şehri keşfetmeye ve alışverişe bir ara verip listemdeki ilk mekana gittim. Made in Home. Nasıl tatlı bir yer anlatamam. Ya da durun fotoğraflarla anlatabilirim :)

Tek başıma olmama rağmen o en güzel koltuğa yerleşmeme izin verdiler. Sıcacık bir çorba içip nefis bir humus yedim. Geleneksel yemekleri Sofya seyahatimde hiç tatmadım çünkü ben Doğru Avrupa'da ne denediysem hayalkırıklığı oldu, bu sefer en baştan denemedim bile. O yüzden bu seyahat gurme turu olmak yerine, fotojenik instagramlık mekan turu oldu.

Yemekten sonra Sofya sokaklarına geri döndüm.

Rus Kilisesi:

Aleksandr Nevski Katedrali:

Ayasofya:

Mimar Sinan tarafından inşaa edilen Banyabaşı Camii:

Tam bir hayalkırıklığı olan Central Sofia Market Hall, içinde alınacak ve yenebilecek tek bir şey yoktu dostlarım:

Görmeniz gereken diğer turistik yerler:

- Aziz George Rotunda Kilisesi

- Boyana Kilisesi

- Ivan Vazov Ulusal Tiyatrosu

- Sosyalist Sanat Müzesi

- Ulusal Sanat Galerisi

Akşam yemeği için çok merak ettiğim bir yer olan The Little Things'e gittim ama cumartesi olduğu için her yer rezervasyonluydu. Ben de birkaç fotoğraf çekip başka bir yerde şansımı denedim.

Benim bir sonraki durağım Made in Blue da tıpkı The Little Things gibi dekore edilmiş bir apartman/restoran. Orası daha bile tatlıydı o yüzden bir öncekinde yer bulamama üzülmek yerine aksine sevindim bile.

Sofya'da biraz daha vaktim olsaydı denemek istediğim 2 mekan daha vardı, siz giderseniz aklınızda olsun: A:part:mental ve One More Bar. Ben pazar günü Plovdiv'e geçtiğim için bu iki yeri deneyemedim. Sıfır beklentiyle gittiğim Sofya 'Önemli olan iç güzelliği.' sözünün kanıtı gibiydi, mekanları sokaklarından daha güzel.

Ertesi gün erkenden otobüsüm olduğu için otelime geri döndüm, aldığım her şeye bir kez daha teker teker hayranlıkla baktım, levaya övgüler yağdırıp kendimi uykunun tatlı kollarına bıraktım. Solo seyahatimdeki ilk günüm böylece çok da tatlı geçmiş oldu.

Kısa kısa notlar:

- Şehir gayet güvenliydi, yalnız gezen bir kadın olarak ne gece ne gündüz kendimi huzursuz hissettiğim tek bir an bile olmadı.

- Sofya'nın bu kadar gelişmemiş olmasını beklemiyordum, gezerken her an aklımda şu soru vardı: Onlar nasıl Avrupa Birliğinde? Onlar Avrupa Birliğindeyse biz neden değiliz?

- O kadar çok kişi Bulgarlar için soğuk ve gıcık demişti ki, gidince baya şaşırdım. Sanırım benim şansıma yaşlısı da genci de baya yardımsever ve tatlıydı.

You Might Also Like:
bottom of page