top of page

Çocuğu ve Kocasıyla Karantina Günlerinde Bir Anne: Corona Virüs Serisi 5


Tıpkı Melisle olduğu gibi, Lynnle de geçmişimiz çok eskiye dayanır. Aynı ortaokul ve lisede okuduk. Okulun en popüler, en tatlı kızlarındandı, 2 sene boyunca da sıra arkadaşıydık. (Ben popüler değil, inek ve komiktim, olsun ben de insandım.) O üniversiteyi İstanbul'da okudu, sonra bir baktık Lynn İtalya'da, bir baktık Lynn çok tatlı bir İtalyan çocukla çıkıyor, bir baktık harika bir düğünle evlenmiş, son baktığımızda hamileydi:) Bir yaz Bodrum'da karşılaştık, aile yemeğindeydiler, kucağında Oscar. Nasıl sevimli sevimli gülüyor. Lise arkadaşımsa hiç değişmemiş, sanki aynı yaşta kalmış da kucağına çocuk koymuşlar. İnsan biraz kilo alır, biraz yıpranır. Yok Lynn aynı Lynn.

İtalya'ya geri döndüğümden beri hep niyet ediyoruz, bir haftasonu bana gelicek tatil yapıcaz çocuksuz, kocasız. Bir türlü ya benim işlerimden ya onunkilerden denk getiremedik. Milano'ya yakın Piacenza adında bir şehirde yaşıyorlar. And içtik, şu karantina bitsin o hep bahsettiğimiz 'girls weekend'i yapıcaz. Ama ondan önce benim tecrübemden biraz farklı ilerleyen onun karantina sürecini anlattığımız bu röportajı yaptık. Ben evde Fiona'yla baş başayım, o ise çocuğu ve kocasıyla geçiriyor. Ben sordum o anlattı. Buyrun bakalım.

- Kaç senedir burdasın ve İtalya'da yaşama durumun nasıl gelişti?

Selaaaaam, ben Lynn :) 10 yıldır İtalya’da yaşıyorum. Üniversiteden mezun olduktan sonra dil kursu için Bologna’ya gittim. Sonra bir daha dönmedim. O zamanlardaki erkek arkadaşım (şimdiki eşim) Piacenza’da yaşadığından, nereden başlayacağımı çok da fazla düşünmeden, 2011’de buraya, onun yanına taşındım.

- Eşinle kaç senelik evlisiniz? Biraz eşin ve oğlundan bahseder misin? Eşin ne işle uğraşıyor, oğlun kaç yaşında ve kaçıncı sınıfa gidiyor?

Danilo ile 6 buçuk yıldır evliyiz ve 5 buçuk yaşında Oscar adında bir oğlumuz var.

Dani’nin işi, daha doğrusu dinamiği, alışılmışın biraz dışında. 5 hafta Arabistan’da, bir petrol platformunda şef olarak çalışıyor, sonraki 5 hafta ise tamamen evde. Bu nedenle, aile yaşantımız genellemeden farklı kalıyor.

Oscar’ın ise bu, anaokulunda son senesi. Seneye (çok heyecanlıyım) ilkokula başlayacak.

- Corona virüsünden önceki hayatında günlük rutinin nasıldı? Bir günün nasıl geçiyordu yani?

Corono’dan önce hayatımız ne kadar da monoton diye söyleniyordum. (Söz veriyorum bir daha demeyeceğim Sabahları Oscar’ı okula bırakır, oradan spora giderim. Sonra varsa günlük işlerimden birini halledip, öğle yemeğine eve giderim. (Uzun zamandır İtalya’da ve küçük bir şehirde yaşıyorsan, öğle yemeğine eve dönme fikri oldukça normaldir.) Sonra evi toplar, akşam yemeği yapar (Desperate değil ama housewife olduğum doğrudur) ve Oscar’ı okuldan almaya giderim. Haftanın 4 günü yüzmeye veya karate dersine götürüyorum. Hafta içlerimiz böyle süper monoton ama bir o kadar da düzenli ve huzurlu geçer gider. Haftasonları da illa bir aktivite bulur, yoksa da yakınlardaki daha büyük şehirlerdeki seçenekleri değerlendirmeye çalışırım. Hmmm yazarken fark ettim de, %90 ‘ı çocuk etrafında dönen bir hayatım varmış demek :)

- Corona virüsüyle nasıl tanıştınız?:) Olaylar ilk başladığında nasıl hissettin? Piacenza vakaların en çok görüldüğü yerlerden biri.

Evet, maalesef İtalya’nın kuzeyi coronovirusü ile, yaşadığım yere yaklaşık 30 km mesafede Lodi’ye bağlı Codogno isimli bir bölgede görülmesi ile tanıştı.

Çok iyi hatırlıyorum 21 Şubat Cuma günü haberi aldığımızda, çocukları okuldan almış, okulun önündeki parkta diğer annelerle konuşuyoruz, olacak iş mi bir de bu eksikti diye. Hem ufak, hem de turisti az yerler buraları, o yüzden hemen sanki evlerine biri girmiş de yaşadıkları yeri kirletmişler gibi hissettiler.

Yani hem karnaval hem de moda haftası olduğunu da düşünecek olursak, bu haber herhangi bir başka büyük şehirden gelmiş olsaydı, bu kadar şok olmazdık diye düşünüyorum.

Haberler öyle hızlı yayılıyordu ki, daha akşam olmadan hem panikletici, hem asılsız, hem de bilinçlendirici onlarca mesaj okuduk. Sonraki gün resmi açıklamalar başladı zaten ve hoop bir hafta okullar kapatıldı. Ne yalan söyleyeyim biz de okulların kapatılmasını önce (şimdi İstanbul’da yaşadıkları gibi) tatil havasına çevirmiştik. Yani buralarda da durumu ilk günler, kim nereye isterse oraya çekti, ona inandı, öyle yaşadı diyebilirim.

Şu anki hale gelene kadar iki hafta boyunca biz de durumun ciddiyetini gün be gün anladık ama yine de kapalı yerlere gitmemeye, havalar müsait oldukça dışarda vakit geçirmeye özen gösterdik, zaten bütün etkinlikler de iptal oluyordu böylece çocukları da çok fazla bir araya getirmek mümkün olmadı. Tabi bir yandan bütün bu olanlara anlam veremeyip, o zaman gelin bizim evde oynasınlar diyen de vardı, hımmm ok. Pimpirik diyebilirsin ama ne gerek vardı yani, illa bitecek bu süreç, elbet yine okula dönecekler. Şimdi 3 haftayı geride bırakırken düşünüyorum da ilk iki haftayı çöpe atmışız resmen, İtalya bu karantina hayatını bana sorarsan ilk günden hakediyordu, şimdiye durumu kontrol altına almış, vatandaş da alışmış hale gelirdi böylelikle.

Sonuç, her gün daha fazla bölgemize, semtimize derken sonunda evimize kapatıldık (Bence iyi de oldu, İtalya başka türlü ciddiye almayacaktı yoksa) ve başladık her türlü ev aktivitesi geliştirmeye. Samimi olmalıyım, çok yorucu ama daha önce de söylediğim gibi bu evin dinamiği farklı olduğundan, yani bu süreçte annesi de babası da evde olan ve tek derdi oyun oynamak olan 5 yaşında bir çocukla, sağlığımız de yerinde oldukça ne kadar şanslı olduğumuzu unutmuyoruz.

Aslında, hala daha işe gitmek zorunda olan anne-babalar, iki veya daha fazla çocuklu aileler, hiçbir şey yapmayan bebeklerle ya da tam tersine şu anda önemli bir sınava çalışıyor olması gereken lise öğrencisi ile gün nasıl geçiyor, çok merak ediyorum.

- Corona virüsünden sonra, karantina günlerinde günlük rutininiz nasıl? Şu anda bir günün nasıl geçiyor?

Başta biraz daha geniş davranmış olsak da ülkenin getirdiği önlemlere, bizim evin güvenliği de paralel olarak gelişti. Oscar’a artık evimize kimsenin gelemeyeceğini ve bizim de başkasının evine gidemeyeceğimizi açıkladım önce. (Zaten istesen de, başka bir bölgede oturuyor ise çocuğu, çok sıkıldı ya bi arkadaşına oyun oynamaya götüreyim bari, diye bir seçenek yok) Her şey bir günde gelişmediği için o da yavaş yavaş alıştı sanırım duruma, alışmak zorunda kaldı... Yaşı dolayısı ile hastalık ve virüs bilincinde olan bir çocuk, çok da fazla korkutmadan, bazı animasyonlar da göstererek durumu anlattım ve en önemlisi sürekli ellerini yıkaması gerektiği söyledim. (Normalde de buna aşırı pimpirikli bi annesi olduğudan, çocuk buna da şaşırmadı zaten)

- Oğlunun hijyen ve güvenliğini nasıl sağlıyorsun? Türkiye'deki annelere ne gibi öneriler verebilirsin?

Açıkçası oğlumun hijyeni ve güvenliği için ekstra bir şey yapmıyorum. Yani şöyle ki, tüm yapmamız gerekenleri ben de eşim de büyük bir özveri ile uyguladığımız için, su an artık evimizin genel rutini haline gelmiş durumda, ellerini sık sık yıkamak, iyi besinlerle beslenmek, kimse ile görüşmemek, dışarı maske ile çıkmak, vs.

Oscarla günde bir kez bisikletle çıkıyoruz , parkı değil de tenha olan bir yürüyüş yolunu tercih ediyoruz ve kimseyle görüşmüyoruz, evet!

Ben, şehrin biraz dışında, bol oksijen, az araba, az insan ve bol yeşilin olduğu bir yerde yaşıyorum, bu yüzden böyler bir durumda şehir içindeki birisine ancak sabırlı olmayı, olayı ciddiye almasını, gerçekten hijyeni maksimumda, sosyalliği minimumda tutmasini öneririm!!!

- 7/24 eşin ve oğlunla aynı evin içinde olmak nasıl bir duygu? Kendine özel vakit ayırabiliyor musun?

Eveeeet bu dramatik soru icin teşekkür ederim :) Benim için eşimle 7/24 yaşam yeni bir şey değil o yüzden ne kadar zor olduğunu daha en başından biliyordum, karantinadan sonra boşanmaya gitmeyiz yani o garanti. Ama işin sırrı kesinlikle senin de merak ettiğin gibi, herkesin kendine vakit ayırabilmesinde. Evde mutfak sadece benden sorulduğu için işim kolay, sürekli yemek yapma bahanesi ile mutfağa kaçıyorum zaten onlar da sıkıntıdan sürekli yemek istiyorlar… Evet, karantina kesinlikle kilo yapıyor! İkimiz de her gün yarım saat de olsa yürüyüşe veya hava almaya çıkmaya çalışıyoruz. (Asla evden 1km uzaklaşamadık bu son hafta.) Tabi en büyük gereklilik market var bir de, e o da bende (gönüllü olarak) , yani kendime çok vakit ayırıyorum :)

- Oscar gün içerisinde vaktini nasıl değerlendiriyor? O çocuk nasıl oyalanıyor Lynn?:) Türkiye'deki annelere önerin var mı?

Bütün gününü, okula gitmiyor diye çocuğa adamaya çalışmak diye birşey yok, tabi ki okul çağında olan bir çocuk için gün daha farkli olmalı.

Bütün gün kaliteli vakit geçirmeli gibi bir derdim de yok. Bir saat kia bakıyorsak birlikte, bir saat tek başına oynayabiliyorsa, başka bir saat televizyon veya tablet izleyebilir. (Eminim her evin kuralları başkadır.) Ben kendi çocuğumla hem yalnız kalmaya hem de bütün bir günü geçirmeye alışkınım o yüzden sürekli görev veririm, mutfakta veya temizlikte yardım etmesini isterim, inanın işe yarıyor. Gün o kadar uzun ve o kadar vaktimiz var ki, bir çocuğa bin 'hadi’ demek zorunda kalmadığınız günlerin keyfini çıkarın, bunun da iyi yanlarını görmeye çalışın derim. Yoksa akıl sağlığımız bizi Corona’dan önce vurabilir!!!!

- Neler stokladın?

Samimi olmak gerekirse ben ne depremler, bombalar, darbeler görmüşüm kendi ülkemde (haha şaka şaka), o yüzden daha ilk günden ilk haberle market yağmalama bana göre değildi, ama baktım bunlar ciddi ciddi boşaltıyorlar her yeri, hayır o değil bize bir şey kalmayacak diyordum ki, marketleri asla kapatmayacaklarını açıkladılar. Ben yine de evde fazladan stok olsun diye değil de markete daha az gitmek zorunda kalayım diye tabi makarna, kuru baklagiller, bir takım konserveler, su, tuvalet kağıdı ve el sabunu aldım, bunlar ilk stokladığım şeyler oldu sanırım. Şimdi de haftada 2 kereden fazla gitmemek üzere taze sebze meyve sürekli evde bulundurmaya çalışıyorum.

- Oğlumu ve eşimi de alıp bir süre İstanbul'a gitsek diye düşündün mü hiç?

Evet Codogno olayını duyduğum ilk hafta sonu düşündüm açıkçası ama çok yarım gönüllü idim. Bir yandan durumun buraya geleceğine inanmıyordum sanki, bir yandan da asıl oraya da aynısı olursa bir daha eve (ev artık İtalya sonuçta:) ne zaman dönerim acaba diye korkumdan gidemedim. 3 gün geçsin bakarız, 5 gün sonra bakalım ne olur derkeeeen bu sefer de hakikaten artık gidip de orada kötü durumda kalmayı göze alamadım.

Yine de hala merak ediyorum, 3 hafta evvel İstanbul’a gitmiş olsaydım, şimdi orada her şeyin daha yeni yaşanmaya başladığı ilk panik durumunu yaşamaktan pişman mı olurdum, yoksa buradaki ev hapsinden yırttığım için zil takıp oynuyor mu olurdum. Bunu hiç bilemeyeceğim sanırım...

Blog’unun İtalyasında bana da yer verdiğin için teşekkür ederim Gözde.

Byeeecanımmmmm......

You Might Also Like:
bottom of page