top of page

Corona Virüs Sebebiyle Güncellenen 2020 Hedeflerim:


Corona virüsü sebebiyle değişen tek şey seyahat planlarım olmadı tabii ki. Artık hayatımızın eskiye dönüşünün kolay kolay olmayacağını biliyorum. Her şey normale döndükten sonra diye başladığımız cümlelerin maalesef bir anlamı yok, her şey bir tedavi veya bir aşı bulunana kadar eskiye dönemez ya da tüm dünya hasta olana kadar. 2020'nin böyle geçeceğini kabullenmişken, konser tarihleri için verilen sürenin 2021 mart olması da bu anormalliğin 2021'e de sarkabileceğini düşündürtüyor bana. Tüm bunları herhangi bir bilimsel çalışmaya dayanarak sunmuyorum tabii ki, bunlar benim haberlerde & sektörde gördüklerimden vardığım sonuçlar. Hal böyle olunca 2020'yi plansız geçirmektense, 2020 planlarıma bir virüs güncellemesi yaptım ve işte şu sonuçlara vardım:

Hayatıma bisikleti sokmak:

Ofise tekrar döndüğümde açıkçası yeniden toplu taşıma kullanabilir miyim, hiç sanmıyorum. Aslında baya memnundum, İstanbul'da yıllarca araba kullanmış biri olarak toplu taşıma ilaç gibi gelmişti ama aşı veya tedavi bulunmadan metroya artık binemem. Tam ikametgahım çıkmıştı sonunda, ehliyetimi İtalyan ehliyetine çevirip leasing yapma planlarım da vardı ama tahmin edebilirsiniz ki tüm ofisler kapalı. Kim bilir ne zamana randevu verirler, hızlı bir çözüme ihtiyacım vardı ve taaa taaa taaaam:

13 yaşımdan beri bisiklete binmiyorum, çok da çekiniyorum ama başka çözümüm yok, alışıcaz. 2 gün önce bu bebek evime geldi. Böylece hem günde 16 km pedal çevirip form tutarım, hem metro yerine havadar havadar giderim. İyice alışıp bir süre sonra kenara atmayacağımdan emin olduktan sonra ön sepetine çiçekler koyma, ışıklarla süsleme, Fiona'yla binme gibi hayallerim de var.

Terası düzenlemek:

Kabul ediyorum çok ama çok şanslıyım. İtalya'ya geri taşınmadan önceki seyahatlerimden birinde Roma'da teraslı muhteşem evler görüp 'Allah'ım sen konuyu biliyorsun.' demiştim. Milano'ya geri dönünce bin bir zorluk ve macerayla teraslı ev arayıp bunu tutabilmiştim. Bu maceram için de tık tık

İstanbul Bomonti'deki evimle çok uğraşmıştım, beni uzun zamandır takip edenler bilir, ama orayı boşken kiralamıştım, bu evin hem dekorasyonunu çok sevmiştim, hem de Bomonti'deki evden sonra çok yorgundum dekore et, sonra topla ve taşın, buraya çok dokunmadım. Yazı burda geçireceğimi anladığım andan itibaren kolları sıvadım, önce güzel bir sezlong aldım, sonra ses sistemi ve şimdilik daha kurmasam da yazın kurtarıcımız olacak havuzu:

Bitti mi? Hayır bu daha başlangıçtı. Şu anda kendime küçük bir projeksiyon makinası bakıyorum, terasın bir duvarına beyaz bir çarşaf takıp şunu yapmak en büyük hayalim:

Bir diğer hedefim de terası ışıklandırmak:

Online eğitimler almak:

Ben eğitimin üniversite veya master sonrası bitmediğine, her yaşta ve her konumda devam etmesi gerektiğine inanıyorum. Bazı arkadaşlarıma bakıyorum, üniversite sonrası tek bir bilgi bile eklemediler kendilerine, diğerlerine bakıyorum, ya spor ya yeni bir dil, ya master, ya hobi kursu, herhangi bir şey, sürekli kendilerini eğitme ve geliştirme peşindeler. Bu insanlar ilk verdiğim örnektekilere göre çok daha mutlular. Hazır bu kadar online kurs almış başını giderken bundan faydalanayim diyorum. Yazı yazmak, mimari tarihi, project management, psikoloji, bunlar ilk ilgimi çeken dersler.

Ev partilerine dönüş:

Döndük mü 2017 ve 2018 yılına? Efendim 2017 yılında İstanbul'un eğlence ve gece hayatından bunalan bendeniz Bomonti'deki evimin terasında konsept partiler düzenlemeye başlamıştım. Aklınıza türlü çılgınlıklar gelmesin. Mesela October fest yaptık, herkes özel biralar getirdi, sosisli hazırladık veya hamburger günü keza pizza gecesi. Dönüp baktığımda 2012 Asmalı gecelerinden sonra İstanbul'da en keyif aldığım zamanlar evimin terasında geçirdiklerimdi.

Uzunca bir süre mekanlar açılsa bile gönül rahatlığıyla gidemeyeceğimizi düşünüyorum. Bu sebepten evler arası gidiş geliş açıldığı anda ev partilerimi yeniden, bu sefer daha büyük bir terasla başlatmaya karar verdim. Yeni projeksiyon makinasıyla artık partiler sadece yemek konseptli değil film konseptli de olacak.

Daha çok açık hava aktivitesi yapmak:

İstanbul'da çokça yaptığım bir aktiviteye Milano'da vakit ayıramamıştım: piknik. Çünkü geçen sene Milano'ya uzun zaman sonra geri döndükten sonra keşfetmek istediğim çok mekan, görmek istediğim bolca sergi ve müze vardı. Haftasonları yine çokça seyahat ettim. Bu yıl yeniden piknikler organize etmek istiyorum. Ama piknik deyince aklınıza örtüyü ser, birayı aç, güneşlen gibi basit bir aktive olarak gelmesin, organizasyon diyorum lütfen!

Daha butik seyahatler yapmak:

İtalya sınırlarının yakın tarihte açılacağına olan inancım sıfır. Zaten biz sınırları açsak başka ülkeler bizi almaz. Hatta başka ülkeleri bırakın diğer bölgeler Lombardia sınırları açılırsa kendi sınırlarını kapamakla tehdit ediyorlar bizi. Geçen Melis'i aradım, dedim Melis, oldu ki Milano'dan veya Lombardia'dan çıkılabildi, oldu da tatil zamanı geldi, ben sevgilimle başbaşa tatile gidicem diyip beni götürmezseniz sizle arkadaşlığımı bitiririm. Ben dürüstlükten yanayım, net bitiririm!!! O da bana çok mantıklı bir cevap verdi, Gözdeciğim dedi, şu karantinayı sevgilisiyle geçiren kimse sevgilisiyle zaten başbaşayız tatile gitmez dedi. Hayatımda duyduğum en doğru sözler. Neyse neler yapabiliriz diye, ağustostaki tatil ihtimali için şimdiden konuştuk çünkü çıldırmamak için bugünden hayaller kurmalıyız. Gerçekçi olup Lombardia'dan çıkamayız diye düşündük, oteller açılır mı açılsa gitmek güvenli olur mu, plajlar tehlikeli midir derken en mantıklı şeyin airbnbden göl kenarı ev kiralamak olduğuna karar verdik.

Bu yıl büyük seyahatlerde gözüm yok, zaten gözüm olsa da imkan yok, en sevdiğim seyahat arkadaşım annemle bırakın keşfe çıkmayı, bir sene görüşemeyeceğim gerçeğini kabullenmeye çalışıyorum. Melislerle köpeklerimizi alıp bir göl kenarında güneşlenip güzel makarnalar yemeğe razıyım, hatta razı olmayı bırakın şu anda en büyük hayalim bu olurdu.

Daha çok kendime yetebilmek:

Tam 'Daha ne kadar kendime yetebilirim?' derken corona bana gereken cevabı verdi, sınırım yokmuş meğersem bende daha ne cevherler varmış. Kendime yetebilmekten en büyük kastım manikür yapmaya başlamak ve sağ elime oje sürebilmek oldu. Çok kuaför masrafı olan biri değilim, saçlarımdaki beyazlar uğraşamayacağım kadar artacağı güne dek boyatmayı düşünmüyorum, altı ayda bir kesim ve brezilya fönü için giderim o kadar. Kıl tüy derseniz lazerle halledileli yılllaaaar oldu. Benim bir şımarıklığım iki haftada bir manikür pedikürümle ayda bir cilt bakımım. Cilt bakımımdan vazgeçmem mümkün değil de bana resmen terapi gibi gelen manikür pedikür günlerimle vedalaşmaya karar verdim. O kadar insanın arasına girme konusunda ciddi tedirginliklerim olucak gibi hissediyorum. Keza spor salonum ne zaman açılır bilmiyorum ama evde de spor yapılabileceğini öğrendim. Bu karantina günlerimin en güzel alışverişi aldığım ev bisikleti oldu. Aslında evde yer olsa kürek de almak istiyorum ama nereye koyacağım hakkında hiç bir fikrim yok. Bir de daha az dışardan sipariş daha çok evde yemek pişirme. İşten döndükten sonra kim uğraşır yemek yapmakla diyip metroda 4 durak kala yemek siparişimi veriyordum, hooop aynı anda evdeyiz. Şu anda kimsenin hazırladığı yemeğe güvenemiyorum ve tahminimce bu güvenememe hissi bir süre daha devam edicek. Neyse en azından tasarruf ederim.

En önemli 2020 hedefimi en sona sakladım:

Yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim...

You Might Also Like:
bottom of page