top of page

Homofobi, Tedavisi Olan Bir Hastalıktır


Yıllardır ekşisözlük okurum, zaman zaman 'Eşcinsellik bir hastalıktır' ya da 'Eşcinsellik bir tercihtir.' tarzı başlıklar hortlatılır. Ya da pek sevgili ülkemizde tıpkı diyanetin son cuma hutbesinde olduğu gibi eşcinselliğe değinilir, ülkemizdeki homofobi körüklenmeye çalışılır. Herkesin olduğu gibi benim de konu hakkında yıllar içinde oluşan fikirlerim var. Ağzı olan konuşup parmakları olan yazıyorsa, benim neyim eksik dedim. Başlayalım madem.

Eşcinsellik bir tercih değildir:

Ben eşcinsel değilim ama olabilirdim de. Nasıl ki doğacağımız yeri veya ailemizi seçemiyoruz, bunlar bize doğuştan gelen şeylerse eşcinsellik de tıpkı bunun gibi. Peki bundan nasıl bu kadar eminim? En sevdiğim klişedir: Benim eşcinsel arkadaşlarım da var :) Neyse yani hakikaten var ve bu insanlar kendilerini bildikleri andan itibaren aslında kendi cinslerinden de hoşlandıklarını biliyorlar. 17-18 yaşından bahsetmiyorum, var olduklarının bilincine vardıkları andaki o ilk yaştan itibaren kim olduklarının farkında olduklarını söylüyor hepsi. Bir çoğu dışlanmamak için, topluma adapte olmak için ergenlik ve gençliklerinde kendilerini karşı cinsle sevgili olmaya 'zorlamışlar' Ancak kimliğinizi, gerçekten kim olduğunuzu sadece belli bir yere kadar saklayabilirsiniz. Bir şekilde cesareti olanlar veya ortamı buna daha müsait olan eşcinsel arkadaşlarım kim olduklarını açıkça yaşayabildiler, toplumdan korkan veya yargılanmak istemeyenlerse bunu gizlice yaptılar.

Eşcinsellik bir tercihtir diyen insanlara çok gülüyorum, kim hayatını bu kadar zorlaştıracak, toplum tarafından yargılanacağı, çokça ötekileştirileceği, ailesinin belki de onları reddedeceği bir tercih yapacak kadar mazoşist olabilir ki?

Eşcinsellik bulaşıcı değildir:

'Çocuklarımıza kötü örnek oluyorlar.' Sakin olun, çocuklarınız Netflix'te veya sokakta eşcinsel ilişki görüp buna özenip bir anda kendi cinsinden hoşlanmaya başlamaz. 19 yaşından beri en yakın arkadaşlarımın belli bir kısmı gay ve lezbiyenlerden oluşuyor. Hatta İtalya'daki çevremin büyük kısmı eşcinsel ve dışarı çıktığımızda genelde gay bar veya gay mahallelere gidiyoruz. Çoğunlukta oldukları için aramızda baskın olan onlar:) Ve ben hala heteroseksüelim. Sanırım eşcinsellik bulaşıcı olsa ilk 'hastalanacak' insanlardan biri ben olurdum. Çocuklara kötü örnek olma konusuna gelirsek, iki insanın birbirini sevmesinden çekindiğimiz kadar, sokakta kadına gösterilen şiddeti çocuklarımızın görmesinden çekinmeliyiz. İlla rahatsız olacağımız filmler & diziler olucaksa, bunlar içinde tecavüz, silah ve mafyanın gösterilip yüceltildiği film ve diziler olmalı. Eşcinsellikten bağımsız olarak, Türkiye'de beni inanılmaz rahatsız eden bir şey var. Sokakta bir çift kavga ettiğinde, bir erkek bir kadına küfürler ettiğinde, herkes sus pus oturur sinsice müdehale bile etmeden izler, ama azıcık sarılan bir çift görünce herkes kınayan gözlerle 'cık cık' sesleri eşliğinde pis pis bakar, kimisi işi daha ileri götürür döver... Sadece sevgiye değil mutluluğa da gıcık olan bir toplumuz. Lisedeyken, Bahçeşehir'de oturuyorduk, okul çıkışı Taksim'de bir şeyler yaparsak eve otobüsle dönerdik. O, otobüste kavga çıksa gürültüden rahatsız olmayan yolcular, biz liseli çocuklar gülüşsek çıldırırlardı.

Her eşcinsel, sırf siz onla aynı cinstensiniz diye size yazmazlar:

Erkeklerin bir kısmı, homofobik olan kısmı, arkadaş çevrelerinden veya mahallelerinden birinin gay olduğunu öğrenince hemen tribe giriyorlar. Sakin ol Champ, nasıl sen her kadından hoşlanmıyorsan ve kriterlerin varsa (umarım vardır, umarım nefes alması yeterli kriter değildir), gayler de sadece erkeksiniz diye size yazmazlar, hatta onların kriterleri sizin 'nefes alsa yeter' kriterinizden biraz daha fazladır. Spor yaparlar, temizdirler, güzel giyinirler ve karşılarındakinden de bunu beklerler. Gerçi şimdi bu yanlış bir genelleme olsun istemem, genelde benim çevremdekiler böyle. Yine aynı şekilde her lezbiyen kadın da size yazmaz. Üniversiteden çok yakın bir kız arkadaşım var, o zaman da yediğimiz-içtiğimiz ayrı gitmezdi, haftanın 3 günü bende kalırdı. Üniversitenin 1. senesinden sonra kendisinde bir gariplik sezdim, normalde her şeyini anlatan arkadaşım hafif gizemli olmaya başlamıştı, bir sevgilisi vardır ama aylar geçmesine rağmen tanışmamıştık. Açıkçası ben tanıştığımız günden beri lezbiyen olduğuna emindim ama o hiç söylememişti, ben de hiç sormamıştım. Bir gün yine benim evde sohbet ederken bir şeyler anlatmak isteyip zorlandığını farkedince direkt ne düşündüğümü söyledim. Ağlamaya başladı, benim ondan uzaklaşmamı istemediğini söyledi. Her erkek benden hoşlanmadığı gibi her lezbiyen kadının da benden hoşlanacağını düşünmediğini söyledim, bu sırrı da aradan kaldırdıktan sonra dostluğumuz daha bile güçlendi. Şimdiye kadar çevremdeki hiç bir lezbiyen arkadaşım bana yazmadı, ay tipleri mi değilim neyim çok üzülüyorum, BEN DE HOŞ BİR 'BAĞYAN' DEĞİLİM MİYİM?

'Çocuğun eşcinsel olsa ne yaparsın?':

Homofobik olan insanların benim homofobik olmadığımı fark ettiklerinde, vuruş cümlesi olarak kullandıkları sorudur bu. Cevabım basit: Çok üzülürüm. Ama kendi cinsiyle sevişeceği için değil, toplumdan göreceği baskı için, onla uğraşacakları için, farklı olduğu için belki de dışlanacağı, hakarete uğrayacağı, zaman zaman çok ağlayacağı için üzülürüm. Maddi imkanlarım el verdikçe daha rahat bir hayat kurması, özgür ve kendi olabilmesi için San Francisco veya Berlin gibi bir yerde yaşamasını sağlarım. Zaten bir insanın kimle seviştiği bizi neden üzsün? Veya bizi neden ilgilendirsin? Şuna bir cevap istiyorum. Bir kadının kadınla, bir erkeğin de erkekle sevişmesinin sizin hayatınıza olan etkisi nedir? İki insanın rızasıyla gerçekleşen ve 3. kişilere hiç bir etkisi olmayan ilişkilere karşı çıktığımız kadar, hayatında seks nedir, aşk nedir bilmeyen küçücük kızların koskoca adamlarla evlendirilmesine karşı çıkamadık bu ülkede. Hatta buna izin veren yasalar çıkartıldı.

Başka insanların sevişmesiyle ilgili şu soruları sormalıyız:

- Tarafların hepsi duygusal ve bedensel gelişimini tamamlamış mı?

- Tarafların hepsinin rızası var mı?

Bu iki sorunun cevabı da evetse, bu konu bizi asla ilgilendirmemeli. Bu sorulardan birinin bile cevabı hayırsa, işte o zaman buna müdehale etmeli ve karşı çıkmalıyız. Yani karşı çıkmamız gereken şey eşcinsel ilişki değil. Tecavüz, çocuk yaşta evlendirilen kızlar, istemedikleri biriyle evlendirilen kadınlar, hayvanlara tecavüz, ölülerle birlikte olmak...Tam olarak hastalık olan şeyler bunlar. Asla anlayamayacağım şey, eşcinselliğe verilen tepkinin aynısını neden bu iğrenç sapkınlıklara vermediğimiz.

Sandığımız gibi eşcinsellerin sorunu kendi cinslerinden hoşlanmaları değil, onların sorunu homofobik, tahammülsüz ve kimin kimle sevişeceğine karar verme yetkisine sahip olduklarını sana bağnaz insanlar. Ama harika bir haberim var, homofobi tedavisi olan bir hastalık. Allah herkese acil şifalar versin.

You Might Also Like:
bottom of page