top of page

Yaş İlerledikçe Doğru Oldukları Fark Edilen Klişe Sözler


Küçükken, ne kadar da her şeyi bildiğimizi sanarmışız. Belli bir yaşa kadar resmen dünyayı çözdüğümü düşünüp, bir şekilde bana yanıldığımı anlatmak isteyen büyüklerimin, özellikle de ailemin sözlerine göz devirirdim. Oysa yaş ilerledikçe aslında hiçbir şey bilmediğiniz dank ediyor bir anda ve göz devirdiğiniz her tavsiyenin aslında ne kadar doğru olduğunu fark ediyorsunuz. Bazı sözleri klişe olarak kabul etmemizin sebebi, çok kişiden duymamız, ama bunu çok kişiden duymamızın da bir nedeni var, ÇÜNKÜ HEPSİ DOĞRU. Ve ne kadar doğru olduklarını, yaşadıkça, tecrübe edindikçe, yanıldıkça fark ediyorsunuz. 30lu yaşlarımdan itibaren en çok kullandığım laf 'Meğer annem ne kadar haklıymış.' oldu. Bu yazıda sizlerle, doğru olduğunu fark ettiğim ve en sevdiğim klişe sözleri anlatmaya karar verdim. Başlayalım.

1. Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez.

Başladığım her ilişkiyi, her dostluğumu hep sonsuza kadar sürücekmiş gibi yaşadım. İnsanlara, durumlara, objelere aşırı bağlanıyorum. Sanki ondan veya bu durumdan önceki hayatım yokmuş ve sonrası olmayacakmış gibi. Mesela Bomonti'deki evime ilk taşındığım zaman sanki ömür boyu orda ve aşırı mutlu bir şekilde yaşayacakmış gibi hissetmiştim, taşınmaya karar verip eşyalar toplandığında, bomboş kalan eve baktığımda kolum kopmuş gibi bir acı duydum. Her kurduğum yeni düzen için 'Bu sefer tamam, bu sefer ölene kadar sürecek hayatım bu.' dedim, belki birkaç yıl bu durum böyle gitti ama o düzen hep bir şekilde değişti. Hayatımda ilk defa, tam olarak şu anda, içinde olduğum düzenin sonsuz düzenim olmadığını ve olmayacağını kabullenebiliyorum. Şimdi, ben, Milano'da bu tatlı evde Fionasıyla yaşayan, bir sanatçıya asistanlık yapan Gözde'yim. Bir gün bu evden taşınıcam ve bomboş halini görücem, bir gün Fiona olmayacak, bu işten başka bir işte çalışıcam, hem zaten bir gün ben de olmayacağım. İçinde bulunduğum düzenin geçici olduğunu bilerek, ona sahip olduğum müddetçe keyfini çıkartmaya çalışıyorum. Evet, hiçbir şey sonsuza kadar sürmüyor. İyi günler de ama en güzeli kötü günler de elbet bir gün geçip gidiyor.

2. Bir şeyi gerçekten istersen başarırsın.

Bu en saçma bulduğum klişeydi. Ne demek bir şeyi gerçekten istersen başarırsın? Mesela uzaya gitmek istiyorum, çok istesem başarır mıyım derdim kendime. Ama bunu tabii ki çok istemeden, sadece uç bir örnek olsun diye söylerdim. Halbuki gerçekten çok istersen uzaya bile gidersin, gidenler var yani sonuçta:) Bir şeyi çok büyük bir açlıkla istediğinde algında olan seçicilikle beraber, sadece o hedefe giden yolları görüp ona konsantre oluyorsun. Tabii ki hiçbir şey sen sadece istedin diye olmuyor, beraberinde çok fazla emek, uğraş, hayalkırıklığı ve başarısızlık da geliyor ama hedefe kilitlenirsen er ya da geç başarıyorsun. Mesela kilo vermek mi istiyorsun, gerçekten istersen olur. Yarım ağız 3-5 kilo vermem lazım diyip bir yandan kızarmış tavuğu mayoneze batıra batıra yiyorsan istediğin şey kilo vermek değil doyasıya yemek yemek oluyor. Hayatta yapamadığımız veya başaramadığımız şeylerin sebebinin sadece çok küçük bir kısmı şans faktörüne bağlı, bir şey bir türlü olmuyorsa büyük ihtimalle gerçekten istemiyoruz demektir çünkü isteseydik bir yolunu bulurduk. İtalya'da yaşamayı o kadar çok istiyordum ki, belki bin defa anlattım ama, gerçekten zor bir çalışma izni süreci geçirdim, çok fazla kapı yüzüme kapandı, bir yerde pes etmeyip devam etmemi sağlayan tek şey hedefe kitlenmek oldu. Gerçekten istemeseydim yolun bir yerinde vazgeçerdim.

3. Her şerde bir hayır vardır.

Başıma gelen büyük hayalkırıklıklarında ve üzüntülerimde, hep sanki dünyanın sonu gelmiş gibi tepkiler verirdim. Özellikle geçirdiğim bir dönemin çok zor olduğunu hatırlıyorum. Bir ayda 7 kiloya yakın kilo kaybettim, ki ben zaten kısa bir insanım, 7 kilo bende bir deri bir kemik etkisi yarattı, yemek yemeği tamamen kestim, çalıştığım yerdeki abla öğlen yemek yemediğimi fark eder zorla ağzıma bir şeyler tıkardı ama ben aslında sabah kahvaltı da etmemiş olurdum, kendi evimde tek kalamıyordum aile evine geri döndüm ve hatta bir ay kadar babamdan izin alıp annemle uyudum. (Bunu yaptığımda eşşek kadar kadındım:) Sabahları öyle bir uyanırdım ki, sanki evden cenaze çıktı, öyle bir dönem. Ağlayarak uyandığım için bizimkiler benle 'Bugün de hava durumu yağışlı.' diye dalga geçerlerdi:) Annem hep derdi, her şerde bir hayır vardır, emin ol böylesi senin için daha iyi olucak. Bugün baktığımda ne kadar da haklıymış, eğer o dönem bu kadar üzüleceğim olaylar olmasaymış, bugün çok daha ağır bedeller ödermişim. Meğer o günkü ben, bugünkü benim hayatımı kurtarmış. Tam olarak o günler sayesinde hayatıma Fiona girdi, cesaretimi toplayıp bugünkü çok ama çok sevdiğim düzenimi kurabildim. Evet arkadaşlar her şerde bir hayır, her şeyin olmasının da bir sebebi vardır.

4. Gün doğmadan neler doğar.

Bir olay olduğunda dünyanın sonu gelmiş gibi annemi arar, nefes almadan bıdı bıdı anlatırdım. O da hep 'Biraz bekle bakalım neler olucak, gün doğmadan neler doğar, her şey değişir, bir iyi olur bir kötü.' derdi. Mesela bir örnek vermem gerekirse, iş yerinde sıkıntı yaşadığımda, sanki her şey bitmiş, bütün ilişkiler yıkılmış, yarın işten ayrılıcakmış gibi hissederdim. (Bu yaşımda bile farklı hissetmiyorum gerçi.) Ancak gerçekten sabırla beklediğinde, durumu değiştiren yepyeni gelişmeler oluyor. Asla düzelmez dediğin durumlar düzeliyor, dengeler değişiyor. Bazen gerçekten hemen panik olup sonuçlar çıkartmak yerine, bir süre arkana yaslanıp yeni gelişmeleri beklemek lazım. İyi gelişmeler olduğunda da geçerli bu, hemen sevinmemek lazım, hakikaten orda da bekleyip görmek gerekiyor.

5. Hayatta en önemli şey aile.

Gelelim en son ama en sevdiğim klişeye. Dostluklar, arkadaşlıklar, sevgililer önemli de, cidden insanın ailesi gibi yok. İnsana ailesinden gelen karşılıksız sevgi ve karşılıksız desteği kimse vermiyor. Kötü günlerde iyice anlıyorsunuz bunu. Bu sıra aile diyince çok duygusallaşıyorum, hepsini inanılmaz özledim, burnumda tütüyorlar. Kavuşsak, evde hep beraber mangal yaksak, bolca gülüp sohbet etsek, bir saat sonra herkes birbirine laf sokmaya başlasa, annem yine her şeyime karışsa, babam televizyonun sesini sonuna kadar açıp haberleri izleyip bizi sağır etse, Göksu türlü gıcıklıklar yapsa, Fiona masada yemek dilense... Hayatta en önemli şey cidden aile...

You Might Also Like:
bottom of page