top of page

Milano Dönüşünde Beni Bekleyen 14 Günlük Karantina: CVS 13


Ah dostlarım ah...Benim başıma gelmez sandım, biletimi alırken o karantina ağustosa çoktan kalkar sandım. Kalkmadı...

Baştan alalım, hatta başlıktan alalım çünkü CVS 13 ne diye soranınız olucaktır. Efendim CVS 13, Corona Virüs Serisi 13'e tekabül ediyor. Yani bu 13. corona virüs yazım. Burdan çekik gözlü kardeşlerimize yeniden bir selam çakalım şu virüsü başımıza saldıkları için. O son yarasayı yemicektiniz ben size ne diyim artık. Neyse yediniz bir kere ve tüm bu olaylar patladı. Bildiğiniz gibi zaten 2 ay gibi bir süre Fiona ve ben, Milano'da bir başımıza karantinaya girdik, sonra yavaştan sınırlar açıldı ama bir türlü İstanbul-Milano uçuşları başlayamadı. Uçuşlar başladı dendi, biletler satıldı, hooop uçuşlar iptal edildi, bir sürü bekleyiş sonunda ben 3 Temmuz'a biletimi alıp Fiona'yı da koluma takıp İstanbul'a dönebildim.

Şansıma uçak baya boştu, biz de yayılarak rahat rahat geldik Fiona'yla. Malpensa havaalanında sosyal mesafe kuralları ve maske zorunluluğuna cidden herkes uydu. Sonra İstanbul Havaalanı'na indik, hemen maskeler dirseklere takıldı, sosyal mesafe kuralları gitti herkes halay çekme yakınlığına geçti. Ben bir ara panik atak yaşıcam diye düşündüm çünkü uzun zamandır kalabalığa, insanların üzerime üzerime gelmelerine alışkın değildim. Milano'da bir kaldırımda 2 kişi karşı karşıya gelirsek biri kaldırımdan inip yoldan geçiyor. Süpermarket sırasını oluşturmak için birinin sizi yönlendirmesine gerek yok zaten herkes arasında mesafe bırakıp sıraya giriyor. Yüce Rabbim, havaalanından zıplaya zıplaya kaçtım. Herkesin nefesi ensemdeydi sanki.

Neredeyse 1 aydır İstanbul'da olmama rağmen hiç daha şehir içine inmedim. Bu cumartesi kurban bayramı sebebiyle yollar boş olur, kalabalık çok olmaz diye umut ederek biraz boğazı gezmek istiyorum. Hatta karşı tarafta uzun zamandır gitmek istediğim bir semt var, gidip orayı keşfedicem. Neyse ne diyorduk, bir aydır pek evden çıkmadım, 2 defa bağ ziyareti yaptım, bir hafta da anneannemle dedemi görmeye Marmara Adası'na gittim. Orda da maskeler, sosyal mesafe falan hak getire, yine eve kapandım. Aslında bir yandan çok şanslıyım, hem Marmara hem İstanbul'daki evler denize yakın, yeşillik bol, çıkmama pek gerek kalmadı. Hafta içi çalışıyorum, şirket olarak temmuzdan eylüle kadar smart workinge geçmeye karar verdiğimiz için uzun zamandır İstanbul'dayım zaten. Tatil için olsa bu kadar gelemezdim. Çok tatil yaptım diyemem çünkü pazartesiden cumaya sabah oturuyorum bilgisayarın başına, gece yarısı anca kalkabiliyorum ama nankörlük de yapmıcam ofiste olmaktan iyidir. Sabah saat farkından da faydalanıp erkenden kalkıyorum, önce 3.5 km sahilde güzel bir yürüyüş, sonra denize atlayış, hızlı bir duş, hızlı bir kahvaltı ve işe oturuş. O yüzden gün içinde yoğun olmaktan yakınamıcam. Haftasonları da tatlı bir kız arkadaşım bize geliyor, onla deniz & güneş ve bir bağ evinde şarap keyfi. Kısacası keyifli bir yaz tatili oluyor. Tabii ki bir yandan üzülüyorum 'Her yaz bir Yunan Adası' mottomu bu sene gerçekleştiremedim. Uzun zamandır yeni bir ülke keşfedemedim ama önemli olan sağlıklıyız, hayattayız.

Ben bu İstanbul'da yaz keyfini 20 ağustosa kadar sürdürmeyi planlamıştım. Temmuzda, Türkiye'den İtalya'ya girişlerde 14 gün karantina vardı evet, ama ben ağustosta kalkar diye umuyordum. Nerden bilebilirdim Türkiye'deki sayılar bu kadar yüksek olucaktı. Ya da Almanya'daki gibi test yaptırıp karantinadan kurtulurum demiştim. Bizim İtalyanlar ne karantinayı kaldırdı ne de test yaptırmayı kabul ediyorlar. İlla o karantinayı yaptırıcaklar. Eğer 28 Ağustos'ta oturma izni randevum olmasa, yine 20sinde dönerdim Milano'ya, eylül ayında birkaç gün evden çalışmaya devam ederdim. Ama biliyorsunuz o randevu için ne kadar gözyaşı döktüm ben, kaçırma ihtimalini düşünmek bile istemiyorum. Bu durumda çok üzülerek biletimi 13 ağustosa aldım. Bu arada 13 ağustos haftası, İtalya'da hayatın durduğu bir tatil haftası. Özellikle Milano'da kimse olmucak, tüm dükkanlar hatta süpermarketlerin büyük kısmı bile kapalı olucak, hava tahminim 40 dereceyi bulur. Zavallı Fiona ve ben 14 gün boyunca herkes denizdeyken apartmandaki evimize kapanıcaz. 8.5 puanlı dram filmi. Aman nolur çıkarsın canım evden kim kontrol edicek demeyin, sokakta polis durdurup karantina kontrolü yapıyormuş, ben de sanıyordum ki eve gelip kontrol edicekler, daha bile kurnaz çıktılar.

Tam hiç kimse çalışıyor olmucak, rahat rahat keyif yaparım dediğim haftayı karantinada geçiricem dostlarım. Kendimi teselli etmek için terasımda havuza girerim, müzik açarım, akşam açık hava sineması yaparım diye düşünüyorum bir gülme geliyor. Engin denizlerden şişme havuzlara... Allah kimseyi attan indirip eşeğe bindirmesin. Neyse zaten italyan ehliyeti çıkartmayı kafama koymuştum, o 14 gün sular seller gibi ezber yaparım. Sonra da leasingle bir fiat 500 alırım kendime. O 14 günlük esaret, ehliyet ve araba özgürlüğümü kazanma işime yarar. Sonra ver elini Dolomiti, hatta daha bile uzağa, Fiona'mla beraber Hırvatistan sahillerine. Bitsin şu pandemi, bitsin de gezmeye, özgürce bilet almaya, istediğimiz yere kuralları kontrol etmeden gidebilmeye geri dönelim. Bir daha da kimse yarasa yemesin gözünüzü seviyim. Sonu hiç hoş olmuyor.

Ps: Zavallı Fiona, çok yakın zamanda, uzun bir süredir takmadığı tasmasına, bir evin yalnız bir çocuğu olmaya, doğa namına bir küçücük köpek parkına geri dönücek haberi yok.

You Might Also Like:
bottom of page