top of page

Amazon Yağmur Ormanları, Brezilya:


Güney Amerika'daki ilk seyahatimden merhaba! Senelerimi Avrupa'ya verdikten sonra, özellikle 2023 yeni kıtalara ayak bastığım muhteşem bir yıl oldu. Peki nerden çıktı bu Brezilya sehati? Aslında instagramda takip eden herkes biliyor, kardeşimin kız arkadaşı Brezilyalı ve yarı Türk / yarı Brezilyalı tatlı bir oğulları oldu: Romeo. Biz de bu noel ve yeni yılı fırsat bilip Romeo'nun tüm ailesi olarak Breziya'da buluşmaya karar verdik. Vallahi çok da iyi yaptık. Esas plan Rio'ydu ama hazır bu kadar yol gelmişken, annem, babam ve ben önceden gidip bir yer daha görmeye karar verdik. Benim fikrim Buenos Aires'di, gitmişken bir ülke daha olsun Arjantin'i de görelim dedim. Ama sonra babam 'Aslında ben Amazonları çok merak ediyorum.' diyince beynimde bir ışık yandı. Amazonlar, dünyanın akciğeri yağmur ormanları...Hemen Buenos Aires planımdan vazgeçip araştırmaya başladım. Araştırdıkça daha çok heveslendim veeeee sonunda planımız belli olmuştu. Brezilya'ya gidicek, önce Amazonları görücektik!


Aralık 18'de ben Milano'dan, annemler İstanbul'dan yola çıktılar ve Sao Paulo'da buluştuk. Gece geç varmıştık ve ertesi sabah erkenden yola çıkıcaktık. Bu yüzden havaalanına yakın ve havaalanı servisi olan bir otel seçtim.


Amazonlara gitmek, özellikle de seçtiğimiz doğayla iç içe otele gitmek çok da kolay değildi.

Önce Sao Paulo'dan Manaus'a uçtuk, yaklaşık 4 saat sürdü. Ama bir önceki gün ben 11, annemler 13 saat uçtuğumuz için 4 saat bizi çok da yormadı. Uçaktan indikten sonra otelin pick up servisi karşıladı bizi. Önce yarım saat bir van ile gittik:


Bu van bizi bir tekneye bıraktı, o tekne ile de yaklaşık yine bir yarım saat gittik.

Tekneden inip yine bir otobüse bindik, bu sefer yolumuz yaklaşık 1 saat sürdü. Ondan da inip yine bir tekneye bindik:) O da bir saat sürdü. Ben tabii bu uzun yol detaylarını annemlere söylememiştim vazgeçerler Amazonlardan diye. Onlara minik bir sürpriz oldu bu. Ve sonra Amazonların göbeğindeki otelimize vardık: Juma Amazon Lodge.



Otelimiz, yağmur ormanlarının ortasında, nehir kenarında ve yaklaşık 30'a yakın ağaç evlerden oluşuyor. Yükseğe kurulmuş ağaç evlerden oluşmasının sebebi, yağmur dönemi evlerin su altında kalmaması. Bu arada biz tam yağmur döneminde gittik ama sadece bir defaya mahsus, yaklaşık bir saat süren yağmur yağdı, ki o halini de gördüğümüz için kendimizi şanslı hissediyorum.

Farklı farklı manzara ve şekillerden oluşan birkaç tip ev var. Biz nehir manzarası seçtik. Ağaç evler her yürüdüğümüzde sallanıyordu bu arada:)



Otel, bir geniş resepsiyon, bir hamak odası, nehrin üzerinde bir havuz, bir büyük restoran ve bir küçük wi-fi odasından oluşuyor. O küçük wifi odası dışında başka hiç bir yerde internet ve telefon çekmiyor. Ama açıkçası buna çok takılmadım, hatta daha bile iyi oldu diyebiliriz. Ormanın ortasında, hiç bitmek ve durmak bilmeyen kuş ve maymun sesleri içersinde, internetsizlik bize adeta bir terapi oldu.

Otel her şey dahil sistemle çalışıyor, yani ödediğiniz fiyata, havalanına gidiş - geliş, konaklama, üç öğün yemek ve otel turları da dahil.

Yemeklere ayrı bir parantez açmak lazım, hepsi muhteşemdi.








Aktivitelerdense ben en çok yağmur ormanlarındaki yürüyüşü sevdim. Kendimi orda o kadar maceracı hissettim ki. Değişik hayvan sesleri, sık ağaçlardan görünmeyen gökyüzü, aşırı nem, aşırı sıcaklar. Bambaşka bir dünyaydı.


Bol tırmanmalı, engebeli bir yoldu ve ayakkabım buna hiç uygun değildi bu yüzden ben bir kaç defa düştüm:) Bu esnada rehberimiz bize değişik ağaçlar ve bitkiler gösterdi. Mesela viks ilacının yapıldığı bitki, mesela anestezi ve botoks için kullanılan bitkiler. Annem keşke botoks için olanı atsaydın cebine dedi :) Bir de ben saçma bir cesaret gösterip, fındık kurdu yedim canlı canlı. Ay ne bileyim, yiyebilen olur mu dediler, ben de bi gaza geldim yedim. Tadı güzeldi de gerek var mıydı?

Pirhana yakalama aktivitesi de inanılmaz eğlenceliydi. Bu tabii ki sadece bir spor olduğu için tuttuğumuz balıkları nehre geri attık.Bu arada pirhanaların dişleri cidden büyük, nehire düşenin vay haline.





Benim en sevdiğim aktiviteyse, nehir suyuyla doldurulmuş o sıcak havuzda ferahlamaktı. Her gün en az 2-3 saati, kitabımı alıp havuz kenarında geçirdim. Çoğu zaman boştu ve ben tek başımaydım. Duyduğunuz tüm seslerin doğaya ait olması muhteşem bir şey. Tatlı tatlı yağan yağmur, atlayıp nefes alan nehir yunusları, kuşlar, maymunlar.. İnanılmaz nemli ve sıcak bir hava vardı. O yüzden kitabımı okuyup her 15 dakikada bir ferahlamak için havuza atıyordum kendimi. Bazense meditasyon halinde etrafa bakıp orada olduğuma inanamayarak yunusları ve hayvanları inceliyordum dakikalarca.

Gerek Masai Mara , gerekse Amazonlar bana doğa ile insan eli değmemiş yerlerle iç içe olmanın ne kadar büyük bir mutluluk olduğunu bir kez daha gösterdi.

Burdan bu maceramda bana eşlik eden aileme bir kez daha teşekkür ederim. Sizle olmasaydı bu kadar güzel bir tecrübe olmazdı. İyi ki varsınız.


Comentários


You Might Also Like:
bottom of page