top of page

Başka Bir Cote D'azur Seyahati Daha:


Bu benim 3. Güney Fransa ziyaretim. İlkinde bir üniversite öğrencisiydim, Milano'dan trene atlayıp Nice, Monte Carlo ve Cannes'ı gezmiştim. İkincisinde yıl 2016'ydı. Detaylar için tık tık.

Bu yaz sonunda bir kez daha yolum düştü Güney Fransa'ya, bu sefer Milano'dan, aldığım 2. el minik yeni arabama atlayıp yola çıktık, kardeşim, ben ve annem.

İlk denize atlayışımızı, daha Güney Fransa'ya geçmeden, İtalya sahillerinde Varazze'de yaptık. Arabayla gezmenin en sevdiğim yanı da bu. Yol üzerinde istediğin yerde dur, istediğin şeyi ye-iç, denize atla, mis gibi mis.


Sırayla arabada mayolarımızı giyip havlularımızı alıp hooop deniz.




Yaklaşık bir yarım saat daha deniz keyfi yaptıktan sonra tekrar arabamıza atlayıp Fransa sınırından geçtik ve merhaba Menton. O kadar güzel bir airbnb evi tutmuşuz ki, kendimizi tebrik ettik. Tam Plage du Marche'nin önünde, 2 oda, 1 büyük salon, 2 banyo, denize karşı bir balkon.



Balkonumuzda denize nazır güzel bir türk kahvesi içtikten sonra, çünkü biz her yere türk kahvesi makinamızı götürürüz, kendimizi yine denize attık.


Valla bu yaz hiç tatil yapamamıştım, o kadar iyi geldi ki. Temmuz ayı başında işten istifa ettim, freelance oldum, daha ihbar sürem bitmeden büyük bir projeye dahil edilince, tüm ağustos ayı da çalışarak geçti. Cumartesi - pazar dahil sabah 8 gece 1 çalışınca, tatil yalan oldu tabii ama inanılmaz değdi.


Evimize dönüp yıkandık hazırlandık ve akşam yemeği için yola çıktık.


Menton marinada muazzam bir yemek yedik, resotrantımızı şiddetle öneririm: Le Galion

Özellikle ıstakozlu makarna, mükemmeldi!





Yemekten sonra küçük bir Menton turu yaptıktan sonra, evimize uyumaya gittik.



Ertesi sabah annemle ikimiz erkenden kalktık. Menton benim yıllardır gelmek istediğim bir yerdi, hatta burda çekileceğim fotoğraf için 2 sene öncesinden kıyafet bile almıştım ama planladığım 2 Menton seyahatim de farklı sebeplerden iptal oldu. Kısmet bu seneyeymiş. İki senedir dolapta bugünü bekleyen kıyafetlerimi giydim ve annemle fotoğraf çekmek için yollara düştük.






Bu arada bu fotoğraflar benim terliğimin tekine mal oldu, bu kayalıklarda hoplaya zıplaya poz verirken, bir baktım ki terliğim ayağımdan çıkıp bu kayalıkların arasında kayboldu. Sağlık olsun diyip tek çıplak ayağımla şehir merkezine gittik. İnsanlar yavaş yavaş uyanmış, küçük bir pazar kurulmaya başlanmış, herkes kahvesini içiyor ya da kahvaltılık alışveriş yapıyor. Hemen kendime yeni bir terlik aldım, kurulan pazarı gezdik ve kahvaltılık alışveriş yaptık.





Eve dönüp balkonumuza mükellef bir kahvaltı sofrası hazırladık.


Kahvaltı sonrası arabamıza atladık ve yeni yer keşiflerimiz başladı.

İlk durağımız Toulon, Mourillon plajı. Çok tatlı sakin bir yerdi, havlularımızı yaydık ve deniz keyfi yaptık. Yemeğimizi yine aynı plajda bir mekanda yedik.


Ordan ver elini, hiç bir işletmenin olmadığı, ormanlık bir alandan yürüyerek çıkılan Monaco Plajı.




Güneşi burda batırdıktan sonra arabamıza geri döndük, hazırlandık ve St Tropez için yola koyulduk.


Arabayla yaklaşık 2 saatlik bir yolumuz vardı. Açtım Duman'ı, Yüksek Sadakat'i, Mor ve Ötesini, bağıra çağıra şarkı söyleye söyleye vardık St Tropez'e.


Akşam yemeğini Cafe De Paris'te yedik, Göksu ve annem dondurma aldılar, şehirde biraz yürüyüş yaptık ve Menton'a, evimize döndük.



Son günümüz yine balkonumuzdaki kahvaltımızla başladı, içimiz yana yana evimizi boşalttık, yine arabamıza atladık ve hedef Eze. Eze inanılmaz tatlı bir kasaba.





Tüm tatil boyunca hiç plaj işletmesine gitmemiştik. Çok seviyoruz havlularımızı atıp salaş bir şekilde takılmayı ama son günümüzde yorulmuştuk, dönüş yolundan önce kendimizi biraz şımartmak istedik. Menton'da La Cabane Plage'e gittik, tüm gün yayıldık, bol bol yemek yedik ve dinlendik.



Akşam 7'de sevimli arabamıza atladık ve Milano için, Fiona'ya kavuşmak için yola koyulduk, böylece bir maceranın daha sonuna gelmiş olduk.

Comments


You Might Also Like:
bottom of page