top of page

Bu Acil Bir İhtiyaçtır: Meditasyon


Bu artık benim için acil bir ihtiyaçtı gerçekten çünkü son bir aydır, vücudum yaşadığım aşırı strese karşı tepki vermeye başladı. Üç önceki yazımda da anlatmıştım, bir süredir yoğun mobbing altında çalışıyorum. O yazım için tık tık. Aşırı kalp çarpıntısı, huzursuzluk, kabuslar eşliğinde uyuma, ter içinde uyanma derken buna bir müdehale etmem gerektiğini fark ettim. Elim ne zaman iş telefonuna gitse karın ağrısı ve kalp çarpıntıları başlıyordu, mail gelince korku hissediyordum. Yaşadığım müddetçe, her telefon çaldığında veya mail geldiğinde bu şekilde hissetmeye devam edemem dedim ve araştırmaya başladım. Çok uzun bir araştırma olmadı çünkü covid döneminde kendimizi motive edebilmek, stresten arınmak için yapabileceklerimiz çok kısıtlı. Şu durum olmasa, bir hafta sonu kız arkadaşlarla gidilen güzel bir şarap bağı, ya da canım annemle Avrupa'nın yepyeni bir şehrinde buluşma, güzel bir gece klübüne gidip zıplaya zıplaya dans etme, boks dersine girip kan ter içinde kalıp stres atma derken ben bu dönemi bir şekilde idare ederdim de, hayatımın %70'inin iş, geri kalan %30'unun Fiona ve uyku olduğu bir zaman diliminde o biriken stresi atıp hayatıma devam etmeyi başaramıyorum. Böylece hayatıma meditasyonu dahil etmeye karar verdim, zaten başka bir şansım da kalmamıştı, yolun sonu panik atak ve ilaç tedavisine gidemezdi.


Tam ben nerden başlasam diye düşünürken, Netflix'e HeadSpace'in meditasyon serisi gelmez mi? Dedim bu bir işaret, yerde ararken gökte buldum. Böylece 2021'in başından beri her sabah 20 dakikamı meditasyona ayırmaya başladım.


Sabah uyanıyorum, şöyle bir panjurlarımı açıyorum, mis gibi güneş genelde, pencereleri açıp evi püfür püfür havalandırıyorum, bu esnada Fiona tembel tembel yataktan kalkıp salona yanıma geliyor. Benim bildiğim köpekler uyanıp sahiplerini uyandırırdı, bizim evde tam tersi. Küçük hanım maması hazır olana kadar kalkmıyor. Ona mamasını veriyorum, matımı alıyorum kuruluyorum salonun ortasına. Mumlarımı ve adaçayımı yakıyorum, ortam zaten mistik bir hale geliyor ve açıyorum sıradaki Headspace bölümünü. Birinci sezonu ben tabii ki çoktan bitirdim ama başa sardım ilk bölümden yine başladım. İlk seferlerde aşırı başarılı olduğumu sanmıyorum ve her bölümü yeniden yaptıkça git gide daha çok anda kalabildiğimi fark ettim. Zaten seri de meditasyonun pratikle geliştiğini üstüne basa basa söylüyor. O kendime ayırdığım 20 dakika, o anda kalabilmek, tıpkı Andy'nin söylediği gibi (Headspace rehberi) gidilecek hiçbir yer, yapılacak hiçbir şey olmaması içimi o kadar huzurla dolduruyor ki. Hayat çok hızlı akıyor dostlarım ve biz sürekli bir koşuşturmanın, telaşın, stresin içindeyiz, beynimizde binlerce düşünce ve bu binlerce düşüncenin büyük çoğunluğu olumsuz, durmaya ihtiyacımız var. Sadece 20 dakika için bile olsa, hayatı durdurmaya ihtiyacımız var. Ben o mattayken, şapşal Fiona da pıtı pıtı hemen yanıma geliyor, ne yapıyorum diye bakmaya, sonra o da yanıma uzanıyor pat diye. Ona da uzanmak olsun, ona her yer yatak. Onun yanıma gelişi her seferinde huzuruma huzur katıyor. Ve güne böyle başlayınca emin olun ki, devamı da daha motive ve daha huzurlu geçiyor.


Peki kalp çarpıntılarını çözebildin mi derseniz, daha tam çözemedim, ama çok azalttım. Eski sıklığında değil ve başladığı zaman olduğum yerde hemen sırtımı dikleştirip, nefesime konsantre oluyorum, beynimi boşaltıp kaldığım yerden devam ediyorum. Yani sadece sabahları değil, gün içinde de dağılmaya başladığımı hissettiğimde kendime çok kısa birkaç dakika ayırıp toparlanıyorum. Eminim ki bu şekilde devam edersem, hem daha başarılı yapıcam meditasyonu hem de daha çok faydasını görücem.


Gün içersinde de yine stresimi yönetmek için çalışırken mumlar yakıyorum, şu anda en çok para mumlara gidiyor dostlarım, tütsülerim hep hazır ve sürekli klasik müzik eşliğinde çalışıyorum. Yani belki o esnada ekranda çok sert bir mesaj veya mail oluyor ama ben öyle bir ortamdayım ki, sanki spa'da masaj yaptırıyorum. Yakın iş arkadaşlarım, bu durumu bu şekilde idare etmeye devam edersem yakında azize olacağımı düşünüyorlar:) Benimse tek amacım en az ruhsal hasarla bu sınavı da geçmek. Daha pes etmiyorum çünkü önüme çıkan her zorlukta pes etseydim bugün annem ve babamın dizinin dibinde oturuyor olurdum. Şimdi düşününce güzel bir planmış gibi geldi acaba pes mi etseydim?:) Şaka bir yana durumu olduğu gibi kabullenmeye, bu tecrübeyi de yaşamaya ve hemen umutsuzluğa kapılmamaya karar verdim. Çünkü yarın ne gelişmeler olacağını bilemeyiz ve bilmediğim varyantları katmadan, sadece bugünkü verilerle gelecek için kaygılanmamaya çalışıyorum. Bu demek değil ki oturdum ve başıma gelecekleri bekliyorum, mücadelemi yapıyorum, b planımı hazırlıyorum ve bu esnada meditasyonla ruhumu dinlendirmeye çalışıyorum. Meditasyonla ilgili önerileriniz olursa tamamına açığım, nefesiniz bol sırtınız dik olsun:)

Comments


You Might Also Like:
bottom of page