top of page

Hayatımın En Güzel Günü: Kardeşim ve Mykonos


Siz hiç yapar mısınız bilmem, hayatınız bir film olsa gösterilecek günleri seçer misiniz mesela? Ya da bir hayat soundtrack albümünüz var mı? Benim var. Bazı şarkıları açtığımda bazı günlere gidiyorum ve sadece hatırlamak bile içimi sonsuz bir huzurla dolduruyor. Bazı günlere tutunuyorum resmen. Bu anlatacağım gün de öyle bir gün...O zaman hadi, zamanda yolculuk yapalım ve 2012'ye gidelim.


Sadece o gün değil, o tatilin tamamı büyüleyiciydi. Yazının bu kısmını okurken, Adventure - Izzamuzzic açın, asıl ana geldiğimizde başka bir şarkı söylücem, işte o şarkı hayat soundtrackımın o gününe ait.

2012 yılının 19 ağustos gününde kardeşimle uçağa atlayıp Mykonos'a gittik. İnanılmaz tatlı bir otel seçmişiz, Nammos'un olduğu koyun tam yan koyu. İlk Yunan seyahatimiz.


O kadar cahiliz ki, araba bile kiralamamışız, sanıyoruz ki taksi var ama aklınızda olsun, adada taksi bulmak imkansız. Araba kiralama şirketlerini arıyoruz ama geç kalmışız, hiçbirinde araba yok. Yürümeye başladık, 40 derece güneşin altında, dağ bayır yürüyoruz. Yine de mutluyuz, Yunanistan'dayız, onu geç Mykonos'tayız biz. Artık Bodrum kesmiyor bizi. Allah'ın unuttuğu bir yerde bir araba kiralama şirketi bulduk yürürken. Son bir araba kalmış ama pencereleri kapanmıyor ve radyosu çalışmıyor, ister misiniz dediler. İstemez miyiz? Arabayla ilk görüşte aşk yaşadık ikimiz de.


Radyosu umrumda değil ben cep telefonundan müzik açıyorum. Tatilimize öyle özel öyle bohem bir ruh kattı ki bu araba, en lüksü olsa böyle hissedemeyiz. Tam olarak, Young & wild & free...

Dediğim gibi tüm tatildi güzeldi ama ben size 23 Ağustos'u anlatmak istiyorum asıl.

O sabah artık son günümüzdü. Arabamıza atladık ve en çok eğlendiğimiz yer olan Nammos'a gittik. O zamanlar Nammos daha Arap istilasında değildi, gerçekten kaliteliydi. Sahilde yerimizi aldık. Öğlen sezlonglara sushilerimizi söyledik, bir şişe de St Tropez Rose açtık. Nasıl keyfimiz yerinde. Ordan hadi yeni bir yer deneyelim dedik, çok bilinmedik, genelde sörfçülerin gittiği çok salaş çok bohem bir plaj bulduk. Bob Marley şarkıları ve rüzgar eşliğinde yayıldık, sörf yapanları izledik. Nasıl huzurluyuz.


Biz her tatile giderken, havaalanından bir şişe Moet alırız. Sonra onu tatilin son günü patlatırız.

Tam gün batımı zamanıydı, şişemizi aldık ve tepelerde bir yere çıktık. Eagles - Hotel California'yı açtım, hatta şimdi bu kısmı yazarken de... Arabanın tepesine oturduk, şişeyi patlattık, kimseler yok, güneş denizin üstünde batıyor...Hayatımın en güzel anlarından...



O gun öyle bitse yine anılarımdan silinmez, yine en güzel günlerden biri olurdu. Ama o gün öyle bitmedi...

Otele döndük, tüm gün bir şeyler içmişiz, ben kendimi yatağa attım. Göksu, son günümüz diye kalan paralarımızı sayıyor. Abla dedi, kalmış bak bir şeyler, gel bugünü efsane yapalım, sen şimdi biraz uyu, ben bize bir şeyler ayarlıcam dedi çıktı. Döndü, kalk yıkan çıkıyoruz dedi. Son kalan paramızla, her gece ayakta takılıp bir şey içtiğimiz Paradise Club'da loca ayarlamış. Gittik koskoca locaya ikimiz krallar gibi kurulduk. Herkes onarlı, yirmişerli, kabak gibi ortadayız ikimiz. Gece başladı ama nasıl eğleniyoruz. Locanın tepesinde tepiniyoruz. Bir süre sonra bir baktım, bizim loca tepeleme yan masalardan gelenlerle dolmuş, bir anda bir sürü insanla tanıştık hep beraber çılgınlar gibi eğleniyoruz. İçlerinden biri çok güzel bir kızdı, ben onla baya sohbet ettim ama ne konuştuk hiç hatırlamıyorum bile. Sabah 8'di clubdan çıkarken ve herkes arkamızdan 'You are the best' diye bağırıyordu. Aşırı haklılar ne diyim:)

Tam çıkışta krepçi vardı, orda kendimizden geçmiş nutellalı krep yiyoruz, bugün bile tadı damağımda kaldı. O esnada gece konuştuğum güzel kız yanımızdan geçti, bizimle vedalaştı. Kardeşimle aramızda bir geyik vardır, bir daha asla görmeyeceğimize emin olduğumuz ama hayatımıza bir şekilde dokunmuş olan insanlarla vedalaşırken 'Ve bu onu son görüşümüzdü.' der güleriz. Kardeşim 've bu onu son görüşümüzdü...' dedi. Ellerim krep içinde 'Yok bence değildi.' diyip konuşurken eklediğim kızın facebookunu gösterdim. Ve bu onu hakikaten son görüşümüz olmadı...Belki bir gün anlatırım çünkü o da ayrı bir macera.

Otelimize döndük, hiç uyumadan bavullarımızı aldık, arabamızı teslim ettik ve uçağa atladık.


Hayatımın en huzurlu, en özgür, en eğlenceli, hatırlarken en mutlu olduğum günü.

Şu covid bitse de, en sevdiğim tatil arkadaşımla, kardeşimle yeni bir maceraya atılsak.



Comments


You Might Also Like:
bottom of page