top of page

İlk Öğretmenlik Deneyimim


Her gün bir önceki günün aynısı. Sanki her sabah uyandığımda aslında aynı günü yaşıyor gibiyim, gibiyiz daha doğrusu, herkes için durum aynı. O kadar anlatacak bir şeyim yok ki, bloga yazı yazayım desem, ne yazıcam? Seyahat desen, yoooook, mekan keşfi desen sıfır, keşfetsem size neden önereyim ki, kim bilir ne zaman yolunuz düşecek buralara. Hayat desen, iş, iş, iş. Derken...Küçük minik bir yenilik oldu hayatımda. Biliyorsunuz ben 3 sene önce Milano'ya master için gelmiş, Ied'de Event Management Master'ı yapmıştım, okumak için tık tık. Mezun olduktan sonra master hocalarımla iletişimi asla koparmamıştım, onlar da benim kariyerimin gidişatını yakından izliyorlardı. Özellikle bölüm başkanımızla ayda bir mesajlaşıp olan biteni konuştuğumuz bir arkadaşlık geliştirdik, beraber birkaç küçük iş yaptık, mobbing altında olduğum dönemler bana çok akıl verdi ve destek oldu. Hem onlarla hala iletişimde olmam, hem de kariyerimin 'ilgi çekici' olması sebebiyle (azıcık övünücem, elimde bir tek bu iş ve Fiona kaldı) önce masterımızın tanıtım konferansında konuşmacı olmamı rica ettiler, sonra da kendi bölümümde bir ders verme teklifi geldi. Allah'ım ne mutluluk size anlatamam.


Ben, özel hayatımda konuşmak konusunda hiç sıkıntı çekmesem de, konferanstı, sunumdu, insan içinde konuşma yapmaya gelince tıkanıyorum. Benim için baya korkutucu bir şey. Özellikle ilk beş dakika kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor, sonradan açılıyorum. Yine de bu korkumun üzerine gitmeye kararlıyım çünkü kariyerimin ilerleyen dönemlerinde, asıl işimin yanında üniversitede de ders vermek istiyorum. Bu isteğim bu teklifle oluşmadı, zaten hep vardı, o yüzden bu kadar çok yapmak istediğim bir konuda teklif alınca ne kadar mutlu olduğumu anlarsınız. Dersimin konusu benim kariyer gelişimim ve proje müdürü olmaktı ve ders iki saat sürücekti. Hemen slidelarımı hazırlamaya koyuldum.


Tabii ki bütün slideları burda göstermicem ama içinde Fiona bile olan, eğlenceli 20 sayfalık bir sunum hazırladım. Bu dersin ilk kısmıydı, ikinci kısmında proje müdürü olmak için gerekli olan özellikler ve Sanremo 2021'i anlattığım bir case study vardı. Derse bir hafta kala, her gün pratik yaptım, kronometre tuttum, notlar aldım, yapacağım esprileri bile düşündüm, baya ciddi hazırlandım anlayacağınız. Ve o gün geldi çattı.


Öncelikle sınıfta değil de, Google Meets üzerinden bu deneyimi yaşamanın üzücü olduğunu söylemem lazım. Çok isterdim eski okulumda, eskiden öğrenci olduğum sınıfa girip, bu sefer öğretmen koltuğuna oturmak. Bir de Google meetsin kötü yanı, sunumu açtığınızda, siz diğerlerini göremiyorsunuz, onlarsa hem sizi hem de sunumu görüyor, herkesin de mikrofonu kapalı olduğu için, dersin ilk bölümünde tepkileri görememek üzücüydü. Hala bugün bilemiyorum esprilerime gülündü mü yoksa ıy salak diye yüz mü buruşturuldu. Neyse, napalım artık... Dersin son yarım saatindeyse, sunumum bitmişti, sonunda sınıftakilerin yüzünü görebildim ve interaktif bir yarım saat yaptık. Onlar bana sorular sordular, ben onlara, çok şükür bu sefer esprilerime güldüklerini ve dikkatle izlediklerini görebildim. O kadar çok eğlendik ki, kesinlikle tekrar yapmak istediğim bir tecrübe olduğuna emin oldum.


Dersin sonunda, bunun ilk denemem olduğunu söyleyip nasıl gittiğine dair onlara da fikirlerini sordum ve aldığım yorumlara inanılmaz sevindim. Hatta ve hatta, aynı gün içersinde neredeyse hepsi beni linkedlnden ekledi ve bazıları dersi çok sevdiğini söylemek için mesaj attılar.


Okulumla yapacağımız aktiviteler daha bitmedi, haftaya bir de onların sitelerinde yayınlanmak üzere bir röportaj yapıcaz. Heyecanla onlardan gelecek yeni teklifleri bekliyorum. Umarım kalıcı olarak ders vermemi isterler, covid biter, sınıfa girip 'Ben kül yutmam.' diye sıraların üzerinde gezinirim. Ay hadi inşallah.


Comments


You Might Also Like:
bottom of page