top of page

Minimalizm ve Ben:


Yeniden merhaba. Minimalizm yani bence minimalizmden bahsedeceğimiz bu yazıda önce bir kendimden bahsetmek isterim. Söz veriyorum konu minimalizme en kısa sürede bağlanıcak.

Bendeniz her eylül ayında bahar depresyonuna giren, bu depresyondan çıkmak içinse ancak bu ayı yeni yıl gibi görüp hedefler belirleyen ve gollerine konsantre olup gerçekleştirdikçe o depresyonu atlatan bir minik insanım. Geçen sene hedefim manifest konusunu araştırmak ve hayatımda uygulamaktı mesela. Her eylül böyle belirlediğim hedefler olur ve genelde gerçekleştiririm ama hepsini paylaşmıyorum çünkü neden her şeyimi paylaşayım ama değil mi?:)

Peki nerden çıktı bu minimalizm isteği ve araştırması?

Her şey bu seneki Vietnam tatilimde başladı. Bir büyük boy bir de küçük boy valizle gittiğim tatilde yanıma bir sürü kıyafet alıp aynı şeylere takıp sadece onları giydiğimi fark ettim. Asıl aydınlanma aynı şeyi dolabımda da yaptığımı fark etmek oldu. Dolabımda senelerdir giyilmeyi bekleyen ama asla atmaya kıyamadığım yığınlarca kıyafet ve ben döndürüp döndürüp aynı şeyleri giyiyorum aslında. Böylece tatilden Milano'ya döndüğümde önce bütün seyahatlerimin ve aldığım projelerin bitmesini bekledim ve hayatımı düzene sokmak için (minimalizmle ilgili kısımlar dışında başka planlarım da var ama gerçekleşmeden anlatmak istemiyorum) kendime güzel bir yol haritası çıkardım. Öncelikle bu sene (başlangıç eylül ayı demiştim) gerçekleştirmek istediğim tüm hedeflerimi maddeler halinde manifest defterime yazdım. Bunu her sene yaparım, sene sonunda da gerçekleştirdiklerimin üzerini çizerim. Sonra kendime minimalizm ve sade yaşamla ilgili kitaplar aldım. Manifest konusunda da böyle yapmıştım. Aslında farkında olduğum şeylerin düzenli bir şekilde bir kitapta bana sunulması, fikirleri daha iyi benimsemede bana yardımcı oluyor. O yüzden ben podcast veya videodan daha çok kitaplarla haşır neşir oluyorum bilgi almak için. İkinci adım bir excel çıkartıp yapacağım her şeyi günlere bölmek oldu. Büyük bir projeniz olduğunda, onu her zaman küçük günlük hedeflere bölün, böylece gözünüz korkmaz ve her şeyi bir anda yapmaya çalışırken bıkıp yarıda bırakmazsınız. O küçük küçük hedefler, planınınız son gününe geldiğiniz zaman büyük bir programı gözünüzde de büyütmeden, hevesiniz kaçmadan yapmanızı sağlar. Örnek olması açısından kendi excelimi paylaşıyorum:


Hadi gelin şimdi size oda oda, evinizde ne değişiklikler yapabilirsiniz biraz anlatayım.

Banyo:

Banyomdan kaç adet torba eşya attım anlatamam. Benim evimde çok fazla çekmece dolap var, o yüzden neler biriktirdiğim dışardan belli olmuyor. O kadar çok bitmiş veya bitmek üzere olan makyaj malzemesi vardı ki öncelikle hepsi atıldı. Testerlar yıllardır orda kullanmadan, güle güle. Banyo fayansımın üzeri silme ürün doluydu. Gereksiz, kalitesiz ve bitmiş her şeyi attıktan sonra inanılmaz ferahladı. Şimdi bu arada minimalizm sadece eşyalardan kurtulmak değil ya da daha az para harcamak hiç değil. Aslında minimalizmde daha bile çok para harcıyorsunuz. Gratise girip küçük küçük, ucuz ucuz abuk sabuk bir sürü makyaj malzemesi veya cilt bakımı ürünü almak yerine, ihtiyacınız olan her şeyden bir tane ve çok kaliteli alıyorsunuz. Yüz tane rimele ihtiyaç yok sonuçta sadece iki tane gözümüz var. Bi adet ama kaliteli yeterli. Yüz nemlendiricisi, bir adet ama kaliteli. Her şeyi attıktan sonra kalanlar için güzel bir organiser aldım amazondan.

Salon:

Yine milyonlarca çekmece olan bir yer daha...Öncelikle kütüphaneden başladım. Bir sürü senelerdir okunmayı bekleyen ama asla okumayacağımdan emin olduğum kitaplar. Hepsinden kurtuldum, sadece yeniden okumak istediklerimi bıraktım. Ucu kırılmış biblolar, güle güle. Hepsi sadece daha çok toz yapıp temizlikle daha çok uğaşmama sebep oluyor. Evraklar, en fenası buydu. Bir sürü süresi geçmiş, önemi gitmiş evrak. Hepsini ayıkladım. Ayakkabılık, giymediğim tüm ayakkabılar gitti. Fiona'ya bile oyuncaklarını seçtirdim, o esnada oynadıkları kaldı, diğerleri gitti. Burda önemli olan 2 nokta var, Marie Kondo der ki, bir eşyaya bakın, sizi mutlu ediyorsa tutun yoksa kurtulun. Diğer önemli nokta ise minimalizme göre daha az eşyaya sahip olmak hem daha sade bir zihin demek hem de temizliğe ayırılacak daha az zaman. Bu benim için çok önemliydi çünkü salon raflarındaki tozlara sinir oluyordum her seferinde.


Yatak odası:

Aslında en korktuğum ama en acımasız olabildiğim yer burası oldu. Dostlarım hani biz kadınlar milyonlarca kıyafetimiz varken dolabı açıp giyeceğim hiç birşey yok diyoruz ya, bunun nedeni abuk sabuk renklerde ya da desenlerde, birbirleriyle kombinlenmesi inanılmaz zor olan parçalara sahip olmamız. Öncelikle tüm kıyafetleri yatağa döktüm ve kendime karşı dürüst olmaya karar verdim. Soru şu 'Bunu en son ne zaman giydim, bir daha giymeyi düşünür müyüm? Dolabımdaki diğer parçalar yerine bunu seçer miyim?' Uzun zamandır giymediğim ve giymeyeceğimden emin olduğum her şey ama her şey gitti. Sonra kendimce bir karar aldım, ben bundan sonra yok indirimden buldum, yok çok ucuza aldım diye bir iki defadan fazla giymeceğim, kalitesiz veya fazla 'değişik' hiç birşeyi dolabıma katmak istemiyorum. Daha az ama daha basic parçalar kullanıp, aksesuarlarla karakterimi yansıtacağım bir stil istiyorum artık. Ben kendi tarzımı çok beğenirim de, yaşın 40'a yaklaştığı bu dönemde, güzel derli toplu bir kot pantalon, kaliteli sade bir mont, bejlerden, kahverengilerden, siyahlardan oluşan bir gardrop fikrini çok daha çekici buluyorum artık. Birkaç defa giymelik değik evadiyelik şeyler istiyorum. Böyle bir dolap yapmak, indirimde Zara'yı boşaltmaktan çok daha pahalı ama uzun vadede çok daha ucuz. Takılarımı da ayıklayıp yine Amazon'dan bir organiser aldıktan sonra, o çok korktuğum yatak odası da bitmiş oldu.

Mutfak:

Gelelim bir başka korkunç yere. Öncelikle magnetler. Yıllardır biriktirdiğim tüm magnetlerden 5 tanesi hariç kurtuldum, artık asla almayı da düşünmüyorum. Buzdolabı üzerinde birkaç magnet güzel duruyor da bir sürü olunca sanki tüm vücuduna dövme yaptırmış insanlara dönüyor. Ne olduğunu anlamıyorsunuz bile içinde, bir sürü karışık şey. Muglar, yani ben tek yaşayan bir insanım, aynı anda en fazla 6 misafirim oluyor evde, 30 tane muga ne gerek var. Hele hele kırılmışlar falan vardı, niye atmamışım ki ben? Karton kutular, çekmeceler kahve makinası kutusu, çorba makinası kutusundan geçilmiyordu hepsini attım. Tarihi geçmiş ilaçlar, tarihi geçmiş konserveler, düşündüçe olmayan tüylerim diken diken oluyor. Bir de yine güzel organiserlar aldım dolap içleri o kadar hoş oldu ki, açıp açıp bakıyorum.

Ben bu eşyalardan kurtulma kısmına bir de büyük temizlik ekledim, evimi dip köşe sildim. Programımın biraz ilerisindeyim ama iki minik temizlik işim daha kaldı, ondan sonra belirlediğim ilk hedefime ulaşmış olucam. Gelin size ev nasıl ferhaladı ucundan göstereyim. Bunlar gerçi buz dağının sadece görülen kısımları.

Eskimiş, kullanmadığınız ya da gereksiz her fazlalıktan kurtulmak o kadar güzel bir duygu ki. Yemin ederim attıkça hafifleyip mutlu oluyorsunuz. O kadar fazla ihtiyacımız olmayan ürün satın alıyoruz öyle bir müsriflik yapıyoruz ki. İnstagramda o kıyafetle fotoğrafım var başka kıyafet aliyim, bir telefonum var ama 10 tane telefon kabı aliyim. Geçen bir influencer telefon kaplarını gösterdi, 20 adet fonsiyonsuz, kullanması zor koskocaman telefon kabı. İnanılmaz bir tüketim çılgınlığı var. Herkes her şeye sahip olmak istiyor, olduktan birkaç gün sonra hevesi kaçıyor yeni bir şeylere sahip olmak istiyor. İnternette gördüğümüz her şey neden bizim de olmasın değil mi? Bir sürü aslında ihtiyacımız olmayan ıvır zıvır için zar zor kazandığımız parayı harcıyor, kredi kartına borçlanıyoruz ve yeniden benzer saçmalıkları almak için çalışıyoruz. İnsanlar artık sadece olan paralarını değil olmayan paralarını da harcıyorlar, sırf daha fazla eşya yığınına sahip olmak için. Ben kaliteli ve fonksiyonel tasarımlar için para harcamaya hazırım, bir tane olsun ama kaliteli olsun, design olsun. Bin tane çöpe vereceğiniz para inanın bir tane doğru ürüne vereceğiniz paradan daha fazla değil. Bundan sonra yeni mottom az, öz ve kaliteli ve bu hayatımın her alanı için geçerli. Ve ben artık evimde yığın oluşturup toz yapacak eşyaları değil deneyimlere daha çok harcama yapmak istiyorum.


Fazlalıklardan kurtulmak, sadeleşmek, azalmak, düzenlenmek, bilinçlenmek çok güzel duygular, önümdeki hedefleri bitirdiğimde bir de digital sadeleşmeye geçmek istiyorum. Yine bir excel yapıp bilgisayarımın içini düzenlemek, fotoğrafları arşivlemek, telefondan fotoğraf silmek gibi.


Ben de fazlalıklardan kurtulucam ama nerden başlıcam diyorsanız, yakın bir arkadaşıma verdiğim şu öneriyi size de vereyim. Bir ay boyunca her gün evinizden bir eşya atın ve bir ayın sonunda ne hissettiğinize bakın.

Comentarios


You Might Also Like:
bottom of page