top of page

Nişanyan Hotel'de Konaklama ve Şirince


Ege roadtripimizin ilk yazısını okumadıysanız, nassssıl okumazsınız? Buyrun link: tık tık

Gelelim tatilimizin 2. etabına. Kaz Dağları'na veda ettikten sonra, rotamızı Şirince'ye çevirdik ve yaklaşık 5 saat sonra, kıyamet koptuğunda dünya üzerinde ayakta kalacak iki noktadan biri olan bu minik köye vardık. Hikayesini bilmeyen yoktur diye düşünsem de şuraya bloomberght sayfasından aldığım haberin bir kısmını paylaşıyorum, tamamını okumak isterseniz tık tık.


''İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı 70 nüfuslu küçük turistik köy Şirince, Maya takvimine göre, ''bu yıl 21 Aralık''ta kıyamet kopacağı ve kıyametten İzmir'in Şirince köyünün etkilenmeyeceğine'' yönelik inanışla tarihinde görmediği bir kalabalığı ağırlamaya hazırlanıyor. Bu inanışa mensup kişilerin ve meraklıların oluşturduğu yoğun ilgi, köy sakinlerini bir taraftan memnun ederken, diğer taraftan köyün olanaklarının çok üzerinde ilgi nedeniyle endişelendiriyor.


Dünyada kendilerini ''Mavi Enerji Grubu'' olarak nitelendiren bir grubun, 21 Aralık 2012'de sonlanan Maya takvimine dayanarak, yeryüzünde bu tarihte kıyamet kopacağı ve kıyametten yeryüzünde sadece Şirince ile Fransa'nın güneyindeki Bugarach köyünün etkilenmeyeceğine yönelik inanışın duyulmasıyla Şirince köyü, kapasitesinin çok üzerine çıkan bir ilgiyle karşı karşıya kaldı.''


İşin komik ve çok hoşuma giden tarafı, işletmeler o 21 aralık için, kıyamet menüleri falan da hazırlamışlar ama işte menüde sarma falan var. Ben yemeklerde biraz daha orijinallik beklerdim ama menünün ismine bayıldım.


Bizim Şirince'ye gitme sebebimiz, hem seyahatimizin 3. etabı olan Datça ve Kaz dağları arasında orta nokta olmasıydı, hem de Nişanyan Hotel'iydi. Gezgin arkadaşlarımın gittiği bu oteli uzun zamandır ben de çok merak ediyordum. Yani Şirince bir sebep değil sonuçtu.


Otele girdiğimiz andan itibaren, ben buraya aşık oldum! Karşılama, ilgi, alaka, güleryüz! Daha check inimizi yaparken, mürver şuruplarımız ikram edildi. Tadı inanılmaz güzel şiddetle öneririm. Odamız ana binadaki standart oda, küçük olmasına rağmen çok zekice döşenmiş, yer çok iyi kullanılmış, Hünnaphan gibi değil, burda bir hafta bile geçirsem afakanlar basmazdı.

Otel çok geniş bir alana yayılmış, büyük bir açık bahçe, yemek kısmı, havuz kısmı, kendi tarlaları, villalar ve bir kule.

Odamıza yerleştiğimiz gibi açık bahçeye geçtik, yanında mürver şurubuyla gelen türk kahvelerimizi söyledik.

Sonra mayolarımızı giyip, tepeden harika bir manzara gören, içi dağlardan gelen buz gibi kaynak suyu olan havuza geçtik. Burası bana Toskana bölgesini hatırlattı. O kadar huzurlu, doğayla iç içe, harika bir havuz ki anlatamam.

Öğle yemeğimiz için otelin verdiği numaraya mesaj atıp siparişimizi verdik. Gözleme ve köfteler o anda hazırlanıp, ana binadan, piknik sepeti içerisinde havuz kenarına getirildi.

Güneş şiddetini azaltana kadar havuz kenarından ayrılmadık, ayrılamadık, gerçekten muhteşemdi. Bu arada otelin çok kaliteli bir misafir kitlesi var, çoğunluk yabancı - türk evliliği yapmış ailelerdi, hatta neredeyse herkes mi böyle denk gelir, yabancı kocasını alan gelmiş, çocuk hiç yoktu, daha çok kafasını dinlemek ve doğa ile iç içe olmak isteyen sakin insanların tercih edebileceği bir yer burası.


Saat 18'e doğru otelimizden çıktık, bir patikayı takip ederek Şirince'ye indik. Doğru ayakkabılar ve güneşin az olduğu saatte, çok rahatça inip çıkılabilecek bir yol, hiç boşuna otelden arabanızı çıkartmaya gerek yok.


Şirince ile ilgili dürüst düşüncelerimi söylemem gerekirse, gittiğim diğer Kaz Dağları köylerine göre burayı inanılmaz 'fake' ve fazla turistik buldum ve bence diğer köyler çok daha güzeldi. Evet evler bir örnek ve bunun getirdiği bir güzellik var ama her yerde hediyelik eşya satan dükkanlar, turistleri çekmeye çalışan şarap mahzenleri, o doğallık biraz gitmiş. Kesin şurda yemek ye denilen yerleri de es geçtim çünkü tıpkı bir takipçimin yazdığı gibi, bizim otelimiz Şirince'nin en güzel noktasıydı, başka bir yerde zaman geçirmeye gerek yoktu.


Sokaklarda dolandık, fotoğraf çektik, adettendir hediyelik eşyacılara girdik, ben kendime hala çok severek taktığım kırmızı nazar boncuklu bir bileklik aldım, meşhur közde türk kahvemizi içtik ve iki saat sonra otelimize geri döndük.

Akşam yemeğimizi otelimizde yedik. Harika bir günbatımı, Şirince manzarası ve eski türk şarkıları eşliğinde. Ortam da yemekler de harikaydı. Memnun kalmadığım tek bir şey yok. Bir de her yer selvi ağaçlarıyla dolu, en sevdiğim ağaçtır selvi ve Toskana'nın sembolüdür. Ben boşuna demiyorum Nişanyan ve Şirince bana Toskana'yı andırdı diye.

Ertesi sabah oteldeki son günümüzdü. Açıkçası burayı bir gün daha fazla ayarlamadım diye inanılmaz pişmanım. Bir günüm daha olsa tüm gün havuzdan çıkmaz siesta yapardım. Son günümüz olduğu için kahvaltı daha hazır olmadan uyandık. Otelde villalar var demiştim, bu villaların arasında bir de mutfak var koskocaman, içinde kahveler, yemek yapmak isteyenler için mutfak malzemeleri, oturma yerleri yani her şey mevcut. Sabah oraya gidip kendimize türk kahvesi yaptık.

Otelimizin içindeki kuleye çıktık sonra. Akşam dilerseniz şarabınızı alıp manzaraya karşı keyif de yapabilirsiniz çünkü kulenin tam üstünde bir divan var yayılabileceğiniz.

Otelin kahvaltısı tek kelimeyle harika! Ben burası için söylenebilecek tek kötü şey bulamıyorum arkadaşlar.


Çıkış saatimize kadar havuza gittik, bu sefer sadece annemle ben vardık, o buz gibi su, manzara, selvi ağaçları, ağustos böcekleri...Kendimi her kötü hissettiğimde o ana dönücem gözlerimi kapatıp. O kadar güzeldi ki..


İstemeyerek de olsa otelimizle vedalaştık, Allah'tan daha tatilimiz bitmemişti, daha bir durağımız vardı, üzülmemeliydik...


Kısaca toparlamak gerekirse,

- Şirince'ye giderseniz kesinlikle Nişanyan otelden başka bir yerde kalmayın ve en az 2 gün kalın, bol bol havuzuna atlayın ve beni anın.

- Mürver şurubunu kahve yanında, kahvaltıda, akşam yemeğinde, kısacası her saniye için.

- Şirince ile ilgili beklentilerinizi çok yüksekte tutmayın. Bir saatte gezebileceğiniz turistik, doğallığını kaybetmiş bir köy.

- Közde kahve için.

- Şarap tadımı yapın.

- Nişanyan otelde kalın demiş miydim?

Comments


You Might Also Like:
bottom of page