top of page

Rio De Janeiro'da Noel ve Yeni Yıl:


Brezilya seyahatimin 2. kısmından herkese merhaba. En son Amazonlara veda etmiştik ve yeni durağımız Rio ile kaldığımız yerden devam! (Amazon yazısı için tık tık )

23 Aralık'ta annem, babam ve ben Manaus'tan yaklaşık 4.5 saatlik bir uçuşla Rio'ya vardık ve bizden tam 15 dakika sonra minik Romeo'nun uçağı da geldi. Böylece büyük Rio buluşması gerçekleşti.

Biz otel olarak turistik bir bölgeden çok Barra da Tijuca'da Grand Hyatt otelde kaldık. Bu bölgeyi ve bu oteli seçmemizin sebeplerine gelirsek:

  • Özellkle yeni yılda Copacabana ve İpanema gibi bölgelerde aşırı insan oluyor. Bizim otelin standartlarında ama o bölgede olan oteller gerçekten aşırı pahalı, bütçe olarak bize uygun olanlar da bizim otel kadar güzel değildi.

  • Jullieth'in ailesinin evi (evet Romeo'nun annesinin adı Jullieth, evet ben onlara Romeo ismini bu yüzden önermiştim) otelimize 15 dakika uzaklıkta. Noel, Romeo'nun doğum günü ve yeni yılı onlarda kutlayacağımız için onlara yakın olmayı tercih ettik.

  • Rio'nun turistik bölgelerine nazaran çok daha güvenli bir bölge

  • Ve son olarak, otelimizin güzelliği!

Neredeyse 10 gün boyunca bu manzarayla uyanmak muhteşemdi. Ben çok havuz insanı değilim o yüzden genelde otelin plajında takıldım.


Okyanusa karşı meşhur caipirinha içmek gibisi var mı :) ya da coconat suyu:

Genel olarak günlerim şöyle geçti. Sabah kalkış ve otelin spor salonunda bir saat geçirme. Diceksiniz sen hiç bir tatilinde otelin spor salonuna inmemişsindir hayırdır? Onu da şöyle anlatiyim. Rio dünyanın en tehlikeli 5. şehri. Gitmeden önce Jullieth olsun, diğer Brezilyalı arkadaşım Nicole olsun o kadar çok uyardılar ki. Tehlikeli derken Milano'da metroda çantamdan telefonumu çalmışlar tarzı bir tehlike değil. Bildiğiniz kafanıza tabanca dayamalı gasp, yolda giderken yanınızdan geçen motorlunun kolunudaki çantayı almak için sizi yerlerde sürüklemesi, iki çete arasındaki silahlı çatışmanın ortasında kalmak ya da polis ile çete arasındaki silahlı çatışmanın, plajda otururken bıçaklanmak, gibi gibi gibi. Bu sebeplerden her yere uber veya taksi ile gittik ve benim günde en az 6 km yürümeye alışmış bünyem buna zorlandı, o yüzden ben de her sabah spor salonunda 6 km yürüdüm.

Taksi ve uber konusuna gelince, ulaşım için hep bunlardan faydalandık, yine de arabaya bindiğiniz anda kapıların kilitlendiğinden emin olun ve pencerelerinizi hep kapalı tutun. Taksi ve uberler de genelde kırmızı ışıklarda durmayıp gaza basıp geçiyorlar. Bunun sebebi de, en çok silahlı gasp trafik ışıklarında durunca oluyormuş.

Sizi yeterince korkuttuysam günümün geri kalanını anlatmaya devam edebilirim :)

Spordan sonra ya okyanus kenarında takılıp sakince içkimi yudumlayıp sıcaktan bayıldıkça buz gibi sularda yüzdüm, ya Jullieth'in organize ettiği turistik gezilerimizi yaptık ya da Jullieth'in ailesiyle vakit geçirdik.

Hadi o zaman önce turistik gezilerimizden bahsediyim.

İsa heykeli:

Bir Rio klasiği olarak Chrits The Reedemer'ı görmek ve hatta bunu tam olarak İsa'nın doğum günü olan 25 Aralıkta yapmak. Vallahi iyi ki bu tarihi seçmişiz çünkü bir önceki gün herkes hapur hupur yemek yiyip Noel kutladığı için çok az insan vardı. Teleferikten çıkarken hiç sıra beklemedik. Manzara mükemmel, heykel ise çok heybetliydi.



İsa heykelini şehrin her yerinden görebildiğiniz gibi, heykelin ordan da tüm şehri görebilirsiniz.

Rio gerçekten gördüğüm en güzel şehirlerden biri. Dağ, göl, okyanus, doğaya dair ne ararsanız var. Tehlikeli olmasa gerçekten yaşanılır.

Bu arada heykelin tam altında çok tatlı bir cafe var, uğrayıp içkinizi yudumlayın.

Sugarloaf Mountain:

İki kısa teleferik yolculuğuyla bu ikonik dağa ulaşmak mümkün. Biz gelişimizi özellikle gün batımına denk getirdik çünkü harika bir Rio manzarası var. Giderseniz günü kesinlikle burdaki Classico Club'da güneşi batırın.





Escadaria Selaron:

Dünyanın farklı farklı yerlerinden gelmiş binlerce seramikle dolu bu merdivenlere gitmeden olmaz. Fotoğraf çekerken sürekli Jullieth ve Göksu etrafı kontrol ettiler ki telefonumu kimse çalmasın diye:) Ben de keyfime baktım, hatta ordan hemen capirinhamı aldım ve merdivenlerde içtim.





Copacabana:

İpanema'yla beraber en meşhur beach. Hatta şarkısı bile var şu anda kafamda mırıldanıyorum. Ben Brezilyalıların plaj muhabbetini çok sevdim. Havlunu yayıyosun, satıcılardan içkini, hindistan cevizi suyunu, cipsini hatta ızgara karidesini bile alıyosun. Israr etmeden sürekli birileri geçiyor bir şeyler satan. Cep telefonumu her çıkardığımda kızdıkları için burda çok fotoğraf çekemedim, googledan bakarsınız:)

Biraz da favela, yani buraların gece kondu mahallelerine. Açıkçası ben yapılan turlara çok katılmak istemiştim ama ne tur ne de polis can güvenliğinizi sağlama garantisi vermediği için bu maceraya atılmadım, kendime favelalı bir şort t-shirt takımı almakla yetindim :)

Gelelim Romeo'nun Brezilyalı ailesine. Çok kalabalık ve o kadar tatlı bir ailesi var ki yeğenim adına inanılmaz mutlu oldum. Misafirperverlik konusunda aynı bizim gibiler. El üstünde tutulduk, muhteşem ağırlandık ve çok eğlendik. Sıcakkanlı, güleryüzlü, candan insanlar. Hele Jullieth, Romeo için bir doğum günü düzenledi ki anlatamam. Hepimize özel pasaport ve bilet ile davetiyeler, safari konseptli kıyafetler ve yemekler. Canım Romeo'ma bakın çabuk, adeta bir Vecihi.


Noel ve yeni yıl akşamları deseniz, çeşit çeşit yemek ve bir sürü hediye. Bir akşam da Jullieth'in annesi ve küçük kız kardeşi yemekli ve müzikli harika bir gece düzenlediler. Sayelerinde samba dansçısı bile oldum.

Rio'ya gitmişken, biraz turistik de olsa tekne gezisi yapmayı unutmayın, güneşi batırırken şehri bir de okyanustan görmek çok keyifli. Bir de sınırsız et yiyeceğiniz bir Brezilya et restoranı tecrübesini kesin yapın.

Amazon tatilimde annem ve babama teşekkür etmiştim. Rio tatilimdeyse başta canım Jullieth olmak üzere tüm ailesine teşekkür ederim. Çok muhteşem günlerdi, hem çok güzel ağırlandık, hem muhteşem bir şehir gördük hem de canım Romeo'muza doyduk. 2024 harika başladı umarım da böyle devam eder.





Comments


You Might Also Like:
bottom of page