Tatilimizin son durağından yine herkese merhaba. Da Nang'dan atladığımız bir uçakla ülkenin güneyine yani Ho Chi Min şehrine vardık. Gittiğimiz her yer birbirinden o kadar farklıydı ki. Burası, gökdelenleriyle, sky loungelarıyla ülkenin geneline göre bir tık daha lüks bir şehir. Şehri ve ona yakın olan Mekong Delta'yı gezmek için sadece 2.5 günümüz vardı. Biz de otele girdiğimiz gibi önce ertesi gün için Mekong Delta turu ayarladık, sonra grabimizi atlayıp şehri keşfe başladık. Hazırsanız Ho Chi Min önerilerimle başlıyoruz.
Yemek için kesinlikle Ngon Restaurantı öneririm. Hem içi çok güzel hem de ne yemek seçerseniz menüden mükemmel. Bir de bana mı öyle geldi bilmiyorum ama güneye indikçe Vietnam mutfağı daha bile güzelleşti.
Ho Chi Min'de en sevdiğim ve kaçırmamanız gereken ilk yer ise The Aparment Cafe. Bir apartman düşünün tüm katları bohem cafe ve mağazalarla dolu olsun. Biz bütün katlarını gezdik, alışveriş yaptık ve 2 cafesinde kahve içtik.
Ben çok bayılmamış olsam da, gece Bui Vien sokağından geçmemek olmaz. Baya Bangok hatırlatan bir yer. Pek bizlik değildi o yüzden buralarda çok takılmadık, sadece yürürken fotoğaf çektik, sonra da harika bir yerde cilt bakımı yaptırdık. Bizim gecelere akışımız buydu bu tatilde: cilt bakımlarına, masajlara akma.
Bu şehir tam olarak bir alışveriş cenneti. Biz en az 3 defa Ben Thanh Markete gidip alışveriş yaptık. Satıcılar aşırı ısrarcı, sürekli bir pazarlık havası var, sürekli biri sizi kolunuzdan çekiştiriyor. Aşırı güzel şeyler aldık ama yorulduk. En son 'what are you looking for?' diyen bir satıcıya 'I'm looking for a man in finance' diyince alışveriş faslını bitirmemiz gerektiğine karar verdik.
Gitmeniz için önereceğim roof toplar ise, Banana Mama, Social Club Saigon ve Vo Roof.
Şimdi gelelim Mekong Delta'ya. Hakkını vererek gezmek isterseniz en az 2 günlük turlardan alıp Ho Chi Min'den çok daha fazla uzaklaşmanız gerekiyor. Bizim böyle bir zamanımız yoktu o yüzden günlük bir tur alıp deltayı ucundan gördük diyebilirim. Her şey bizim için fazla turistikti. Önce yeni yapılmış bir budist tapınağına gittik, sonra bolca halıcılarda falan durduk, tuvalet molası adı altında alışveriş yerlerine götürüldük. Sonunda deltaya indiğimizde 2 ada gezdirdiler bize. İki ada da fazla turistikti. Sürekli bir şeyler satmaya çalıştılar ya da müzikli değişik showlar vardı. Asla gerek yoktu yani. Yine de nehirde yaptığımız sandal turuna değdi. Turun en güzel yanı buydu.
Ve dostlarım bir seyahatin daha sonuna geldik. İstanbul'a dönmek için son kez Hanoi'ye geçtik.
Vietnam yazılarımı şu fotograf ile bitirmek isterim:
Arkada ne güzel bir manzara var ne de hazırlanmış bir poz. Sanem’le gidiş dönüşlerimiz farklıydı. Son gün onun uçağı Hanoi’den sabah erkendi. Uyandık. Onsuz otelde tek kalmak istemediğim için ben de check out yaptım. Arabası geldi. Biz birbirimize kocaman sarıldık. Resepsiyondakiler çok tatlısınız verin telefonunuzu fotonuzu çekelim dediler. Böylece bu an ölümsüzleşti. Bu fotoğrafın arkasında muhteşem geçen bir 15 gün , beklenilenin çok çok üzerinde bir ülke ve bu seyahatte emeği olan 2 kadının hem aşırı mutlu hem de hüzünlü vedası var. Bu seyahat, kendime hediye ettiğim en güzel şeylerden biriydi. Tam olarak bunun için çalışıyorum. Tam olarak bunun için aylarca stres çektim. Kendime bu 15 günü hediye edebilmek için. İyi ki de yapmışım. O kadar güzel anılarla döndüm ki. Teşekkürler Vietnam, teşekkürler Sanem , teşekkürler kendim. İyi ki varız. İyi ki 1 sene önce hadi Vietnam’a gidiyoruz dedik, iyi ki o biletleri alıp tam da bu programı yaptık.
Comments