top of page

Yıkıldım ve Ayakta da Değilim


Bu yazıyı yazıp yazmamak arasında çok kararsız kaldım, sonra dedim ki yaz gitsin anasını satiyim. Şöyle tatlı bir rüzgarın estiği bir Milano akşamında, mis gibi türk kahvesi ve yasemin kokuları arasında terasımda yazıyım gitsin. Bu güzel tanımdan sonra insanın içini açacak bir yazı beklemeyin. Bir türk kahvesi de siz yapıverin de dertleşelim.


Valla herşey 2016 yılında başladı, ondan önce de bir hayat mücadelesi vardı da, ondan sonrası bitmek bilmeyen bir hayat mücadelesi oldu. Şimdi burda kendimi acındırmaya çalışamam, birçok konuda inanılmaz şanslı bir insan olduğumu biliyor, Gülben Ergen kadar sık olmasa da buna şükürler ediyorum ama bu demek değil ki ben de kendi küçük okyanusumda debelenip karaya çıkmaya, bir soluk almaya çalışmıyorum. Ya ayrıca hangimiz sürekli bir mücadele içinde değiliz ki? Şeyma Subaşı mı? O bile her seferinde daha zenginini bulmanın mücadelesinde... Neyse konumuz gıybet değil kendime geliyim, kadın kadının düşmanı olmasın...Neyse ne diyorduk, mücadele...Kendi çapımda bazı küçük zaferler de kazandım, 2020 senesinin sonuna kadar, biraz galibiyet biraz mağlubiyet, kendi çapında bir dengesi vardı. 2020 kasım ayından beri dostlarım, arka arkaya mağlubiyet... Beni bilirsiniz, ben derdimi çok anlatmam, yani size çok anlatmam, çok yakınlarım dinlemekten bıkmış bile olabilir, yine de bu yazıda detaya giremicem beni affedin.


Hayatımın herhangi bir noktasında sorun yaşarsam, önce küçük bir şok dalgası kaplar beni, yaklaşık bir hafta ağlarım, annemin içini yerim, saat akşam 8'de yatarım. Bu bir hafta fikstir, değişmez. Sonra ben bir ayaklanırım, benim bir geri dönüşüm vardır ki, o sorun kendine kaçacak delik arar, beynim bir anda o durumdan çıkmak için hızla çözüm üretmeye başlar, sürekli defterlerim vardır evde, plan defterlerim, oturup sorunu detaylıca yazarım, sonra da çözümleri maddelerim ve tek tek o maddeleri gerçekleştiririm. 2020 kasım ayına kadar ben şu hayatta kafama koyup da yapamayacağım hiçbir şey olmadığına inanmıştım. Belki bir haftada çözerim, belki birkaç ayda ama çözerim. Nitekim öyle de yaptım, listemi oluşturdum, saldırıya geçtim. Bu bahsettiğim nisan 2021 falan, bir seneden fazla geçmiş. Problemime çözüm bulmayı bırakın, benim gemi başka noktalardan da su almaya başladı...Ben çözemedikçe önce bir hafta ağlayıp sonra yeni defterlere yeni maddeler halinde yeni çözümler yazdım, o da olmadı, kaç yöntem denedim ve ben ilk defa başarmak istediklerimi başaramadım dostlar. Bir seneden fazladır debeleniyor, maalesef bir çözüm de artık bulamıyorum. Denemediğim taktik, denemediğim yol kalmadı. Biri bana dese ki, 3 sene debeleniceksin ama sonra çözülücek ve aşırı mutlu olucaksın, yemin ederim tünelin ucundaki o ışık 3 sene sonra gözükecek olsa da, ben çabalarım. Sorun, ben bir anda birkaç yerden darbe aldım, zaten zar zor ayakta tuttuğum moralim yerle bir oldu ve bir sabah uyandığımda, o sabah yataktan kalkmak için hiçbir sebep bulamadım...


Hiç aklınızı yitireceğinizi, çıldıracağınızı düşündünüz mü? Ben ilk defa düşündüm. Dışarı çıkıyorum, eve girmek istiyorum, evde oturuyorum, eve sığamıyorum. Uyumak istedim, saatlerce uyumak ve düşünmemek, düşünmekten uyuyamadım, düşündükçe çıldırır gibi oldum. Sonra bambaşka birşey oldu, sanırım delirme korkumdan, benim zeki beynim şalterleri indirdi ve ruhum, vücudumdan çıkıp yaşadığım hayata tamamen izleyici oldu. Ne diyor bu dediğinizi duyar gibiyim, açıklaması çok zor olsa da deneyelim. Sabah kalkıyorum, Fiona'yı gezdiriyorum, işe gidiyorum, çalışıyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum, gülüyorum ama bunları ben yapmıyorum, başka birinin hayatını izler gibi kendi hayatımı izlediğim, hiçbir şey hissetmediğim, güldüğümde aslında gülmediğim üç gün geçirdim. Sonra ben bunu bir arkadaşıma anlattım, meğer bu insanlar arasında sıkça görülen, tıpta bir ismi bile olan bir tür 'rahatsızlıkmış': Depersonalizasyon. Açtım ekşisözlüğü, bütün entryleri tek tek okudum. Benim yaşadığımdan daha ağırını yaşayan, ellerini ve yüzünü kendine ait hissetmeyen insanlar bile varmış. Kiminin 3 ay, kiminin senelerce yaşadığı bu durumu, ben 3 günde atlattım çok şükür. Gerçi çok şükür diyorum da, ya aslında baya baya rahatlatıcı bir 3 gündü benim için bile diyebilirim. Hiçbir şey hissetmemek, otomatik pilotta yapılması gerekenleri yapmak bana biraz tatil bile oldu. Bu 3 günden sonra yine plan defterimi açtım, yine gaza geldim ve liste oluşturdum, sonra durdum ve dedim ki 'Başlarım mücadelesine de, defterine de , taktiğine de.. Benim dinlenmem lazım, benim içinde bulunduğum durumu kabul edip, bir süre mücadeleyi bırakıp sadece ve sadece dinlenmem lazım.' İş yerine dedim ki, ben smartworking yapıyorum haftaya, İstanbul'da olucam. Annemi aradım bilet alın geliyorum dedim, babama liste yolladım: lahmacun, kalkan, kıymalı börek, ayran. Yemek listesi, 10 gün boyunca özlediğim yemekler listesi dışında hiçbir liste görmek dahi istemiyorum. İstanbul'da merkeze inmicem, maalesef çok sevdiğim arkadaşlarımla görüşmücem, evin bahçesinde denize bakıp, annemle türk kahvesi içip hiçbir şey yapmamanın dayanılmaz hafifliğini yaşıcam.


Yeter ya bize dayatılan sürekli pozitif ol, sürekli sorunlarla başa çık, güçlü ol mottosundan bıktım. Olmucam, 10 gün boyunca güçlü de pozitif de olmucam, ne hissediyosam onu yaşıcam. Bıktım sürekli kokain çekip prozac içmiş Polyanna gibi zıpzıp mutluluk dansları yapmamızı öneren kişisel gelişim mottolarından. Üzülebilirim, depresif hissedebilirim, bazen yenilgiyi kabul edebilirim, yıkılabilirim, yerde olabilirim, sürekli dayak yiyip, yine dayak yemek için ayağa kalkmaya hevesli değilim belki? Belki hayat linkedindeki saçma pozitif hikayelerden ibaret değildir? Belki de sadece kazananların hikayesini dinleyip herkes kazanıyor zannetmek yerine, kaybedenlerin hikayesini dinleyip kaybetmeyi de normalleştirebiliriz.


Valla dostlarım, gücü olan mücadelesini etmeye devam etsin, ben şu köşede durup elimde kahvemle bir süre sizleri izlicem, dinlenip hayata dair heveslerim geri gelirse, kalkar ben de mücadeleye dönerim, yok gelmezse gelene kadar yıkıldığım yerde yatmaya devam...Kalın sağlıcakla...



Comments


You Might Also Like:
bottom of page